Anasayfa / YOLSUZLUKLA MÜCADELE / Makaleler / YOLSUZLUĞUN TANIMI VE NİTELİKLERİ/Abdullah ÇAVUŞ/ Yolsuzluk Hile ve Suistimal Denetimleri uzmanı

YOLSUZLUĞUN TANIMI VE NİTELİKLERİ/Abdullah ÇAVUŞ/ Yolsuzluk Hile ve Suistimal Denetimleri uzmanı

YOLSUZLUĞUN TANIMI VE NİTELİKLERİ Abdullah ÇAVUŞ/ Yolsuzluk Hile ve Suistimal Denetimleri uzmanı 1- YOLSUZLUK TANIMLARI: Yolsuzluk; Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde kötüye kullanma, suiistimal, kuraldışı sözcükleri ile tanımlamaktadır. Yolsuzluk için, Türkçe yazında “yozlaşma” ve “bozulma” sözcüklerinin de kullanıldığı görülmektedir. Ancak, bu sözcükler kamu yönetiminin diğer olumsuz niteliklerini de (bürokrasinin siyasallaşması, yazçizcilik gibi) kapsayan biçimde kullanılmaktadır. Yolsuzluklar, toplumun fertlerinin refahına harcanması gereken kaynakların, bazı kişi ya da kişilere bırakılması, daha doğru bir ifadeyle, bu kişilerce çalınması anlamındadır. Başka bir ifadeyle yolsuzluk, toplumun bir kesiminin daha çok yoksullaşması anlamına gelmektedir. Gazeteci Nedim Şener ise yolsuzluğu “Akın ilişkiler kurarak, kendisi ve yakınları için bu davranıştan bazı avantajlar sağlamaya yönelik kasıtlı ve uygunsuz olaylar da denilebilir. Yolsuzluk olayında kamu gücü kullanımın bir kişinin çıkarı için olması gerekli değildir; bir partinin, bir sınıfın, aşiretin, dostların, ailelerinin menfaati de söz konusu olabilir. Özellikle demokrasinin yerleşmediği ülkelerde yolsuzluk olayları aile veya bir sınıfın çıkarları için yapılmaktadır. Birçok ülkede ise siyasi partilerin finansmanı için ortaya çıkmaktadır”. şeklinde tanımlamaktadır. Dünya üzerinde 77 ülkede şubesi bulunan ve her yıl yolsuzluk endekslerini yayınlayan, merkezi Almanya’da bulunan Uluslararası Saydamlık Örgütü’ne göre yolsuzluk, “özel çıkar sağlamak amacı ile devlet gücünün kötüye kullanılmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre kamu görevlilerinin rüşvet alması, zimmetine para geçirmesi devlet ihalelerinde komisyon alması yolsuzluk olarak ele alınmaktadır. Prof. Dr. Cihan Dura yolsuzluğu “kısaca resmi yetkinin, bireysel çıkar sağlamak amacıyla yasa dışı olarak kullanmasıdır. Dolayısıyla yolsuzluk halkı soyma amacıyla oluşturulan bir ortaklık çerçevesinde politikacılarla bürokratların işbirliği ile yapılabilecek” bir olgu olarak tanımlamaktadır. Doç.Dr.Ümit Berkman “Yolsuzluk” terimini,” maddesel kazanç için ya da parasal olmayan özel amaçlara yönelik olarak kamusal yetkinin yasadışı kullanımını içeren davranış ve eylemlerini kapsar” şekilde tanımlamaktadır. İngilizce “corruption” sözcüğü yaklaşık olarak bu anlamdadır. Oxford English Dictionary “corruption” karşılığı olarak bozulma, çürüme, doğru yoldan sapma sözcüklerini kullanmaktadır. Ümit Berkman “Az Gelişmiş Ülkelerde Kamu Yönetiminde Yolsuzluk ve Rüşvet” konulu çalışmasında yoksulluğun temel niteliklerini; a) Yetki öğesi b) Yetkinin kural dışı kullanım öğesi c) Çıkar öğesi Olarak belirlemektedir. Prof. Dr. Çetin Yetkin ise yolsuzluğu “maddi özel kazanç yada maddi olmasa da özel çıkarların sağlanmasına yönelik olarak kamu yetkisinin yasalara aykırı kullanımını içeren davranış ve eylemler veya yine kişisel çıkar sağlaması amacıyla toplumsal çıkarların geri plana itilmesi kamu görevinin gereklerinin yerine getirilmemesi” şeklinde tanımlamaktadır. Çetin Yetkin yaptığı tanımdan hareketle yolsuzluğun unsurlarını aşağıdaki gibi sıralamıştır. a) Kamu gücü b) Bu gücü kullanan kişi yada kişiler c) Gücün kötüye kullanılması d) Özel çıkar Ömer BOZKURT ve Turgay ERGÜN “Kamu Yönetimi Sözlüğü” isimli eserlerinde yolsuzluğu “ yolunda yapılmayan, kurala aykırı uygunsuz, usulsüz, iş ve davranışlar. Hukuksal ve sosyolojik anlamda, kamusal görev yetki ve kaynaklarının toplumsal düzeni temelini oluşturan hukuksal ve sosyal norm ve standartlara aykırı olarak özel çıkarlar için kullanılması” şeklinde tanımlamaktadırlar. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele 2000 isimli kitapta ise yolsuzluk “Genellikle 3 veya daha fazla kişinin bir araya gelerek bazı kamu görevlilerinin de katılımıyla Devlet Hazinesinin zarara uğratılması” olarak tanımlanmıştır. Anılan raporda ülkemizde ortaya çıkan yolsuzluk çeşitleri de aşağıda ki gibi sınıflandırılmıştır. a- İhale Yolsuzlukları b- Gümrük Yolsuzlukları c- Tarım Destekleme Yolsuzlukları d- Vergi İade Yolsuzlukları e- Banka Yolsuzlukları TESEV tarafından yapılan çalışmada ise yolsuzluk “en basit tanımıyla, siyasal ve idari yolsuzluk, siyasal iktidarın ve kamu görevlilerin, kişisel yada kendilerini bağlı hissettikleri gruplara çıkar sağlamak amacıyla, erklerini görev tanımlamaları dışında kullanmalarıdır. Dolayısıyla yolsuzluk sözcüğü rüşvetten daha kapsamlıdır, rüşvet dışında da bir çok yolsuzluk biçimleri vardır.” şeklinde tanımlanmıştır. Son yıllarda konu ile ilgili olarak bilimsel manada en kapsamlı çalışmayı yapmış olan, Prof. Dr. Çoşkun Can AKTAN yolsuzluk çeşitlerini de içine alacak şekilde, “Siyasal Yozlaşma “ kavramının tanımını yapmıştır. Siyasal Yozlaşmayı ise:”Siyasal karar alma mekanizmasında rol alan aktörlerin, özel çıkar sağlamak gayesiyle toplumdaki mevcut hukuki, dini, ahlaki ve kültürel normları ihlal edici davranış ve eylemlerde bulunmalarına, siyasal yozlaşma denilir.” Şeklinde tanımlamaktadır. Ancak bu tanım yukarda bahsedilen çalışmada Ümit Berkman’ın belirttiği üzere, çok geniş bir kavramdır. Kaldı ki yazar da bu durumu tespit ederek, Siyasal yozlaşmanın, Yolsuzluğu da içine alan şemsiye bir kavram olduğunu belirtmiştir. Avrupa Konseyi’nin 4 ocak 1999 tarihinde kabul ettiği “Yolsuzlukla Mücadele Medeni Hukuk Sözleşmesi”nin 2. Maddesinde de yolsuzluğun tanımı yapılmıştır. Buna göre yolsuzluk: “Doğrudan doğruya yada dolaylı yollardan rüşvet yada yasadışı bir menfaat temin eden kişinin yürüttüğü görevlerin veya gerekli davranışların yasalara uygun bir şekilde yerine getirilmesinde sapmalara yol açan rüşvet veya başka her türlü yasadışı menfaatin talep edilmesi, teklif edilmesi, verilmesi yada kabul edilmesi anlamına gelir” şeklinde tanımlamıştır. Bilim adamları ve kamuoyunca yolsuzluk kavramı için yapılan bazı yolsuzluk tanımları ise aşağıda verilmiştir. Buna göre yolsuzluk: -Para ya da mal karşılığında kamu görevlisinin ayrıcalıklı kamu işlemi yapmasıdır. -Kamu görevlisinin parasal ya da diğer ödüller karşılığında bu menfaati sağlayan yararına işlem yapmasıdır. -Kamu görevlisinin yapılmaması gereken işlemi yapmaları ya da yapmaları gereken işlemleri çabuklaştırmak karşılığı çıkar sağlamalarıdır. -Olan ya da olmayan kişisel kazançlar için yetkinin kötüye kullanılmasıdır. -Kişisel ya da siyasal kazanç amacıyla devlet yetkisinin yasadışı kullanımıdır. -Kamu hizmeti gören kişinin özel amaçları ya da maddesel çıkarları için normal görev davranışlarından sapmasıdır. -Kişisel amaçlar için kamu görevlilerinin kurallara aykırı biçimde davranışıdır. Şeklinde tanımlanmaktadır. Görüleceği üzere tüm bu tanımlamalarda yolsuzluğun bir tarafında kamu yada devlet idaresinin değişik organlarının olduğu kabul edilmektedir. Bu tanımlar özel sektörde yaşanan yolsuzlukları kapsamamaktadır. İşletmeler şahıs işletmeleri olarak düşünüldüğünde patronların kendi işletmelerinde yolsuzluk yada usulsüzlük yapmayacağı açıktır. Ancak, günümüzde işletmeler artık şahıs işletmeleri olmaktan çıkmış, tamamen profesyonel yöneticiler tarafından idare edilen çok büyük holdingler şekline dönüşmüştür. Uluslararası sermaye evlilikleri sayesinde bazı özel teşebbüslerin gayri safi hâsılatları birçok ülkeninkinden daha yüksek boyutlara da ulaşmıştır. Görülen o ki bu şekildeki örgütlenmeler içinde yönetici konumundaki insan unsurunun yaptığı yolsuzluklarda son yıllarda azım sanmayacak boyutlara varmıştır. Bunların yanı sıra sırf üçüncü şahısları dolandırmak amacıyla kurulan ve halk arasındaki tabiri ile “piyasayı tokatlayıp” kaçan çok sayıda da firma ve şahsında olduğu herkes tarafında bilinmektedir. Ancak özel sektörde ya da şahıslar arasında yaşanan yolsuzlukların failleri kolayca bulunabilmekte ve cezalandırılmaktadır. Ya da özel sektör kendi iç sistemi içerisinde oluşturduğu sıkı denetim mekanizması sayesinde yolsuzluğu başlamadan önleyebilmektedir. Ayrıca, bu tür yolsuzluğun doğrudan iki tarafı bulunmaktadır. Bu nedenle olsa gerek, toplum vicdanını doğrudan değil dolaylı olarak etkilemektedir. Halbuki yukarıda tanımlarını gördüğümüz kamusal yolsuzluk türünde ki olaylar doğrudan iki tarafı değil, toplumun genelini ilgilendirmektedir. Çünkü yaşanılan yolsuzluklarda vatandaşlarımızın tamamının ortak kullanımında olması gereken kaynaklar, siyasetçi, bürokrat ve işadamlarından oluşan çeteler vasıtasıyla belirli kişi ya da grupların kullanımına tahsis edilmektedir. 2- YOLSUZLUĞUN TEMEL NİTELİKLERİ: Yukarıdaki tanımlar çerçevesinde yolsuzluğun unsurları, yetki, yetkinin yasa dışı kullanımı ile yetkiyi kullanan insanlar ve son olarak çıkar unsuru karşımıza çıkmaktadır. a- Yetki Yada Kamu Gücü: Yolsuzluk iki taraf arasında bir “değiş-tokuş” içerir. Taraflardan birinin “yetkili” olması zorunludur. “Yetkili” den kasıt genellikle “devlet otoritesinin temsilcisi” yani kamu görevlisidir. Ancak bazı düşünürler yetki açısından özel-kamu ayırımı yapmamaktadırlar. Örneğin, Brasz’a göre kendisine güvenilerek yetki ve güç verilen kişi, bunun veriliş nedenlerinin dışında bir amaç için kullanırsa, güven kötüye kullanılmış, yetki “keyfi” biçime dönüşmüş ve yolsuzluk için kapı açılmıştır. Yetkinin kişisel çıkar elde etmek için bir devlet dairesinde ya da özel bir kuruluşta kullanılmış olması farklı durumlar değildir; ikisi de yolsuzluktur. Yolsuzlukla ilgili yazında “yetkili” kavramı genellikle kamu görevlilerinin dışındakileri kapsamayan bir biçimde kullanılmaktadır. Nitekim, yolsuzluk tanımlarının çoğunda “kamu görevlisi” deyimine açıkça yer verilmektedir. Ayrıca, yolsuzluk pek çok ülkenin ceza yasalarında kamu görevlilerinin işledikleri suçları düzenleyen bölümlerde yer almaktadır. Kısaca yetkiliden kasıt devlet otoritesinin temsilcisi olan kamu görevlileridir. Ayrıca bazı yolsuzluklar, kamu görevlisi yada kamu görevlilerince birlikte yapılabilir. Zimmete para geçirme suçu bu durumun tipik bir örneğidir. Ülkemizde sıkça rastlanan kamu ihale yolsuzlukların temelinde de olayın bir tarafında yetkinin yada kamu gücünün kötüye kullanımı vardır. b- Yetkiyi Kural dışı Olarak Kullanan Kişi Yada Kişiler: Türkiye’de büyük yolsuzluklar siyasetçi, işadamı ve bürokratlardan oluşan çeteler tarafından birlikte yapılmaktadır. Kısaca kamu gücü, bu gücü elinde bulunduran bürokratların kişisel hırslarının yanı sıra kendilerini oraya gelmesini sağlayan siyasetçi yada işadamlarının değişik baskılarıyla da kural dışı olarak kullanılabilmektedir. Hatta son günlerde ülkemizde yaşanan bu tür yolsuzluk olayları bizlerin, “Tapınak Şövalyeleri” ve “Nüfuz Casusları” kavramlarıyla, tanışmasına da yol açmıştır. Kamuoyunun yeni tanıştığı kavramlardan Nüfuz Casusu ile anlatılmak istenen şey “işadamlarının kamu kurumları içindeki işbirlikçileridir”. Ankara Ticaret Odası Başkanı ise bu kişileri kamuda, çalışanların ayrıldıkları yerlerle iş yapan özel sektör kuruluşlarında iki yıl süreyle görev alamayacaklarına dair yasal hüküm olmasına rağmen bu kuruluşlara tepe yöneticisi olan kişiler olarak açıklamış ve tek tek isimlerini saymıştır. Eski İçişleri Bakanı, 4 Nisan 2001 tarihinde bir televizyon programında Tapınak Şövalyeleri ile “ekonomik gücü ele geçirmek için bürokraside, siyasette, iş dünyasında ve medyada oluşan gizli örgütlenmeyi” kast ettiğini söylemiştir. Türkiye siyasetinde, Milletvekilliği ve belediye başkanlığı adaylık süreci, seçim sistemindeki antidemokratik düzenlemeler ve uygulamalar nedeniyle, adayları siyasi yarıştan ziyade, yüksek harcama yaparak seçilme yarışına sokmaktadır. Bu durum, adaylarının ilkeli ve projeci siyaset anlayışını önemsememesine yol açmaktadır. Bu da yolsuzluğa zemin hazırlamakta, Milletvekili ve Belediye başkan adaylarını, seçilmeleri döneminde kaynak temin ettikleri kişilere bağımlı hale getirmektedir. c- Yetkinin Kural Dışı Kullanımı Öğesi: Toplumsal yaşam ve devletin örgütlenmesi çeşitli kurallarla düzenlenmiştir. Bu kuralların bir bölümü yazılı olan ve uyulmaması halinde devletin yaptırım uyguladığı kurallar yani yasalardır. Yolsuzluk özünde bir kuraldan sapmayı içermektedir. Toplumlarda neyin nasıl yapılması veya yapılmaması hakkında kurallar vardır. Bu kurallar toplumsal yaşamın ve örgütlenmenin önemli bir öğesi olup çeşitli yatırımlarla bunlara uyum sağlanmaya çalışılır. Bu kuralların bir bölümü yazılı olan ve devletin yaptırımını taşıyan hukuk kuralları yani yasalardır. Yolsuzluk olgusundaki “kurallara aykırılık” ya da “düzgülerden sapma” devletin yasal düzenlemelerinden, daha doğrusu kamu görevi hizmetine ilişkin kurallardan kamu görevlisinin maddesel kazanç ya da özel amaçlar için sapmasıdır. Ancak, yolsuzluğun unsurlarını günümüzde yaşanılan yolsuzluklar dikkate alınarak incelenmesi sonucu, yolsuzluk olayında uygulamanın yasalara aykırı olması, yani yetkinin kural dışı kullanım öğesinin eski önemini yitirdiği bunun yerine yasal sapmaların, yasama ve yürütme gücünü elinde bulunduran otoritenin çıkarına uygun düzenlemeler yapması ve gizliliğin önem kazandığı görülmektedir. d- Çıkar Öğesi: Yolsuzluk iki taraf arasında bir değiş-tokuş içerir. Bir taraf yasal düzenlemelerde öngörülmeyen bir etki aracı kullanarak diğer tarafın yani kamu görevlisinin konumundan kaynaklanan yetkisini isteği doğrultusunda saptırmaya çalışmaktadır. Bu etki ya da güç ile kamusal yetki takas edilmektedir. Bu etkinin aracı genellikle para, mal, hediye gibi maddesel niteliktedir. Ekonomik nitelikteki yani maddesel değeri olan bu güç ile kamu görevlisinin kararı etkilenmek istenmektedir. Bu kazanç karşılığı kamu görevlisi de çıkarı sağlayanın isteği doğrultusunda işlem yapmaktadır. Diğer bir deyişle, kamu görevlisi yetkisini kişisel çıkarı için kullanmaktadır. Yolsuzluk olgusu karşılıklı sorumlulukları ve karşılıklı çıkarları içermektedir. Sorumluluk ve çıkarlarınsa parasal olma zorunluluğu yoktur. Menfaati yalnız maddi şeylerle sınırlandırmak doğru değildir. Bu bakımdan cinsi, temas hatta bir öpücük dahi rüşvet vasıtası meydana getirebilir. Kamu görevlisini etkilemek üzere para ya da mal gibi ekonomik bir güç yerine, aile-akraba-arkadaşlık bağları gibi maddesel olmayan etkileme araçları da kullanılabilmektedir. Bu durumda, kamu görevlisi maddesel çıkardan çok tinsel-duygusal nitelikteki geleneksel bağlılıkları ve yükümlülükleri nedeni ile bazı kişilere kamu işleminde ayrıcalık sağlamakta yani onları kayırmaktadır. Görüldüğü gibi burada kamu görevlisi maddesel bir çıkar elde etmemekle birlikte, yetkisini özel bir amaç için kurallara aykırı biçimde kullanmaktadır. Toplum ya da siyasal sözü geçerliliğe sahip kişiler de bu güçlerini bir etki aracı olarak kullanarak kamu görevlisinden ayrıcalıklı bir kamu işlemi yapılması isteminde bulunabilirler. Bu durumda, kamu görevlisi yine maddesel çıkardan çok ilerde kendisinin, örneğin iltimasa ihtiyacı olduğu zaman (terfi, başka yere nakil gibi) bu kişiden yardım isteyebilme fırsatına sahip olma düşüncesi ile ayrıcalıklı işlem yapmaya yönelebilir. Başka bir deyişle, bu gibi durumlarda kamu görevlisi, kayırmasının karşılığında kendisine ‘‘potansiyel bir iltimas’’ elde etmektedir. Bu iltimas kamu görevlisinin örneğin terfiinde somutlaşırsa maddesel bir kazançtan bile söz etmek olanaklıdır.

Hakkında admin

Check Also

“KALP KAZANMA SANATI: (KAMU DİPLOMASİSİ) Abdullah ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi

 “KALP KAZANMA SANATI: (KAMU DİPLOMASİSİ) Abdullah ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi Kamu diplomasisi, diğer ülkelerin ihtiyaçlarını, kültürlerini, halklarını …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×