Anasayfa / Manşet / SİYASETİN FİNANSMANI – ABDULLAH ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi (26.08.2023)

SİYASETİN FİNANSMANI – ABDULLAH ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi (26.08.2023)

SİYASETİN FİNANSMANI

ABDULLAH ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi

Siyasi Partiler Kanunu’nun 3. maddesinde; “Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır”.

Şeklinde tanımlanmaktadır.

Nihai amaçları siyasal iktidarı elde etmek olan siyasi partiler, bu amaçlarına ulaşabilmek için, örgütlenmek ve seçim kampanyaları düzenlemek zorundadır. Partiler bu zorunlulukları karşılayacak harcamaları finanse edebilmek için bağışlar, üye aidatları ve devletçe yapılacak yardımlar gibi gelir kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır.

Seçimde, serbest ve etki altına alınmamış seçmen iradesine geçerlilik tanınabilmesinin ön koşullarından biri de “seçimin finansmanıdır”. Artık günümüzde bir seçimin demokratik ve adil seçim olup olmadığının tespitindeki kriterlerden birisi de finansmanının meşru ve saydam olup olmadığı ile ölçülmektedir.[i]

Siyasi partilerin varlığı kadar finansmanı sistemin sağlıklı işleyişi açısından önemlidir. Özellikle seçimlerin adil ve eşit rekabet koşullarında yürütülmesi ve siyasete olan güvenin artırılması da doğrudan finansman sorunu ile ilgilidir.

Günümüzde siyasi partiler olmaksızın bir demokrasinin düşünülememesi; serbestçe örgütlenen ve iktidar için eşit ve adil şartlarda rekabet edebilen siyasi partilerin varlığını gerekli kılar. Siyasi partiler arasında eşit rekabet ortamının sağlanabilmesinde en önemli konulardan birisi de, siyasi partilerin finansmanıdır.[ii]

Siyasetin Finansmanı, gerek seçim döneminde gerekse iki seçim arasındaki dönemde, elde edilmesi gereken gelirin sağlanacağı kaynakları gösteren, bu kaynakların sağlanmasında izlenecek yol ve yöntemi ortaya koyan, sağlanan kaynağın harcama yerlerini ve usulünü belirleyen, hukukun belirlemiş olduğu çerçevede gerekli denetimi içeren sürecin adıdır.[iii]

Siyasetin finansmanı siyasi iktidara sahip olmak isteyen siyasi parti ile adayların, seçimlerde veya partilerin olağan döneminde elde ettiği gelirlerin ve yapmış olduğu harcamaların tamamına verilen isimdir. Parti organizasyonları çok büyük olduğundan dolayı sürekli olarak desteklenmeleri gerekmektedir. Yani sadece seçim kampanyalarında para toplama yerine, parti organizasyonlarının devamı içinde para toplama ihtiyacı doğmaktadır. Bu nedenle siyasetin finansmanı sadece seçim döneminde ki harcamaları değil, ayrıca siyasi partilerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için normal zamanda yapılan harcamaları da kapsamaktadır.[iv]

Siyasi partilerin finansmanının düzenlenmesi, partilere bağışta bulunan kişilerin partiler üzerinde ki nüfuslarını kötüye kullanmalarını engelleyen ve siyasi partilerin bağımsız olmasını sağlayan bir garantidir. Eşit fırsat prensibi gereğince rekabet içinde olan bütün partilere fırsat sağlanmalı ve siyasetin finansmanı şeffaf olmalıdır.

Dünyadaki bütün partiler, yerel ve genel seçim kampanyalarının yürütülmesi, parti etkinlikleri için gayrimenkul satın alınması veya kiralanması, parti çalışmalarında görevlendirilecek iş gücü istihdamının yapılması ile parti politikalarının topluma duyurulması ile geliştirilmesi amacıyla yapılan yayınlar ve araştırma giderlerini karşılamak üzere devletten ve gerçek kişilerden farklı şekillerde finansman yardımı almaktadırlar Seçim propagandaları için gerekli olan bu finansman kaynaklarını sağlayamayan partiler ve adaylar ise çoğu zaman seçimlerde başarılı olamamaktadırlar.[v]

Siyaset yapma biçiminin tarihsel süreç içerisinde geçirmiş olduğu dönüşüm, partilerin toplumsal yaşamdaki rolleri üzerinde büyük değişiklikler meydana getirmiştir. Günümüz siyasetinin ve parti modellerinin kendine özgü dinamikleri partilerin seçim kampanyalarını ve dolayısıyla da bu kampanyaların finansmanlarını çok yakından etkilemektedir.

Örgütlenme modellerinde meydana gelen değişmeler seçim kampanyalarını giderek profesyonelleşen, dışarıdan uzman desteği alınan, ideolojik söylemler yerine daha esnek söylemlere iten, reklâmların ve kitle iletişiminin ön planda olduğu bir yapıya büründürmüştür. Bu bakımdan partiler artan bir rekabet ortamı içerisinde kalmaktadır. Neredeyse siyasi birer şov haline gelen seçim kampanyalarının maliyetler açısından ortaya çıkardığı durum da göz önüne bulunduğunda seçim kampanyalarında finansman konusu önemli bir yer işgal etmektedir.[vi]

Ekonomik güç partilerin siyasal başarıları için en önemli unsurların başında gelmektedir. Örgütlenme biçimi, parti üyeliği ve ekonomik güç partilerin seçim yarışında ihtiyaç duydukları araçlardır. Bir parti ancak örgütlenebilirse programındaki hedeflere ulaşabilir. Örgütlenebilmesi için zorunlu bazı harcamaları yapmak durumundadır. Örneğin, partinin örgüt kurabilmesi için bir binaya ve burada çalışacak insanlara ihtiyacı vardır. Programını hedef kitleye duyurabilmek için iletişim ve propaganda yapmak zorundadır. Propaganda yapacağı bir miting alanına, seçmenle iletişime geçebilmek için siyasi reklama ihtiyaç duyarlar. Ancak tüm bu ihtiyaçların tüm bu ihtiyaçların karşılanması için büyük miktarlarda ekonomik kaynak gereklidir.[vii]

Sonuç olarak Siyasi Partilerin seçimler yoluyla iktidara gelebilmesi yazılı, görsel, sanal yollarlar her türlü propagandaya ihtiyaçları olduğu ortadadır.

2820 sayılı Siyasi partiler kanunu 61. Maddesinde partilerin gelirleri tek tek sayılmış durumdadır.

Anılan maddeden de görüleceği üzere; Siyasetin Finansmanı için temel olarak 3 kaynak bulunmaktadır.

1-İç finansman,

2-Devlet yardımı.

3-Parti dışındaki özel kişiler, şirketler ve çıkar gruplarının yaptığı bağışlar;

Partilerin iç finansmanında temel gelir unsuru ÜYE AİDATLARI olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bununla birlikte ülkemizde TBMM de grubu olan partilerin gelirleri içerisinde üye aidatları bazılarında yok bazılarında ise toplam gelirleri içerisindeki paylarının çok önemsiz seviyelerde kaldığı görülmektedir.

İç finansman açısından en önemli gelir kaynağı seçim dönemlerinde aday adaylarından alınan bağışlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bunları seçilen Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Belediye ve İl Genel Meclis üyelerinden alınan aidatlar takip etmektedir.

Siyasi partilerin en önemli gelir kaynaklarından birisi devlet yardımlarıdır.

Ülkemizde de partilerin en önemli gelir kaynakları arasında DEVLET YARDIMLARI gelmektedir.

Bununla birlikte Devlet Yardımları yeni kurulan siyasi partilere verilmediği gibi seçimler sonucu %3 ün altında oy alan partilere de verilmemektedir.

Yukardaki iki gelir unsurunun dışında partiler için en önemli gelir kaynağı kişilerden, şirketlerden alınan BAĞIŞLAR olarak karşımıza çıkmaktadır.

Partilerin finansman ihtiyacının hazine yardımı ve aidatlar dışında bağışlar yoluyla karşılanma şekli; demokrasinin şeffaflığının yanında, partilerin finans sağlayıcılar ile olan ilişkileri anlamında bazı sakıncaları da beraberinde getirmektedir.

Gelişmiş ülkeler parti dışındaki kişiler tarafından yapılan bağışların demokrasiye olan olası olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla bazı tedbirler almışlardır.

Bu tedbirler aşağıdaki gibidir.

1-Bağışlara Sınırlama Getirilmesi

ABD, Kanada, Yeni Zelanda gibi ülkelerde bağışlara bir sınırlama getirilerek paranın siyaseti yozlaştırmasına engel olunmak istenmiştir. Birçok ülkede siyasete yapılan bağışlar bir katılım kanalı 7 olarak yorumlanmaktadır. Dolayısıyla sınırlamanın bu katılıma engel olmayacak bir biçimde yapılması gerekir. Amaç çok büyük meblağlarda kaynakların siyasete girmesini önlemektir.

Ülkemizde de benzer düzenleme yapılmış olup partilere yapılacak olan bağışlar için üst sınır tespit edilmiştir.

Ülkemizde siyasi partilere yapılacak bağışlar için 2820 sayılı kanunun 66/2. Maddesiyle üst limit getirilmiştir.

Bu limit 2023 yılı için kişi başı 221.591,95 TL olarak belirlenmiştir.

Bu limit her yıl yeniden değerleme oranında artırılmaktadır.

Öte yandan 2820 sayılı Kanunun 66. maddesinde; “Siyasi partiler, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden herhangi bir suretle ayni veya nakdi yardım ve bağış alamaz” hükmü bulunmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak Yüksek Seçim Kurulunca alınan karar gereği adaylar sadece nakdî yardım alabilecek olup, ayni yardım kabul etmemektedirler.

2-  Parti ve adayların harcamalarına kota getirilmesi

Bazı ülkelerde ise seçim rekabetinin adil olması için sınırlama getirilmiştir. Aksi takdirde yeni kurulan partilerin ve mali olanaklardan yoksun partilerin diğerleri ile yarışması olanaksız olacaktır.

Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimleri için toplanan bağışlar ile ilgili olarak Yüksek Seçim Kurulunca alınan karar gereği seçim döneminde harcanmayan bağışlar hazineye gelir kaydedilmektedir.

Bunun dışında ülkemizde Siyasi partilerin seçim dönemindeki harcamalarına ilişkin herhangi bir sınırlama veya tavan bulunmamaktadır.

Bu açıklama ve tespitlerden görüleceği üzere; Siyasetin ihtiyaç duyduğu finansal kaynakları elde ederken başvurduğu yöntem son derece önemlidir. Yasadışı veya ahlakdışı bir şekilde kaynak bulma yoluna gidilmesi sağlıklı işleyen bir demokrasi için sorun oluşturabilmektedir.

Siyasette yolsuzluk ve yozlaşmanın yaşanmaması ve etik kurallara uygun şeffaf bir ortamın oluşması için kamu ve özel sektör aktörlerinin Siyasetin Finansmanını etik ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda düzenlemek için birlikte çalışması gerekmektedir.

Siyasetin finansmanına ilişkin etik ilkeler Serhan Kamil KOCAMAN tarafından yazılan “Türkiye’de Siyasetin Finansmanı: ABD İle Karşılaştırmalı Bir Analiz” isimli yüksek lisans tezinde aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.[viii]

1-Yardım ve bağışların kurallara bağlanması ve sınırlamaya tabi olması,

2-Siyasetin finansmanı konusunda tüm yardım ve bağışların şeffaf bir şekilde kamuya açıklanması,

3-Adayların kendileri ve belirli bir dereceye kadar yakınları için mal bildiriminde bulunması ve malvarlığını kamuoyuna duyurması,

4-Kamu kaynaklarının siyasi faaliyetlerin finansmanında kullanılmaması,

5-Siyasi partilerin gelir ve giderlerinin etkin bir şekilde denetlenmesi ve gerekli yaptırımların uygulanması,

6-Siyasi makamlarda görev alanların görevlerinin sona ermesinden sonra da belirli bir süre boyunca aynı alanda faaliyet gösteren şirketlerde çalışmaması,

7-Siyasi faaliyetlere ilişkin yayınlara yönelik medya etik ilkeleri oluşturulması,

8-Siyasi faaliyetlerde ve propaganda amacıyla medyanın kullanımında eşitlik veya orantılılık ilkelerinin uygulanması,

9-Siyasetin finansmanı konusunda sivil toplum kuruluşlarının etkin bir denetim yapabilmesi için uygun koşullar oluşturulması ve araçlar geliştirilmesi.

Sonuç olarak; Siyasetin ihtiyaç duyduğu finansal kaynakları elde ederken başvurduğu yöntem son derece önemlidir.Yasadışı veya ahlakdışı bir şekilde kaynak bulma yoluna gidilmesi sağlıklı işleyen bir demokrasi için başka sorunları beraberinde getirmektedir.

Dipnot

[i] Türkiye’de Siyasetin Finansmanı (Doktora Tezi)/ Tuncer Özyavuz

[ii] Siyasi Partiler Hukuku Açısından Siyasi Partilerin Finansmanı/ Abdulkadir Saka

[iii] Yeni Sağ Siyasal Anlayış Ve Siyasetin Finansmanı: ABD Ve Türkiye Üzerine Bir Analiz/ Mehmet Şirin Çetin

[iv] Türkiye’de Siyasetin Finansmanının Hukuki Çerçevesi/ Murat Has

[v] Siyasetin Finansmanı Ve Siyasi Partilerde Finansal Raporlama/Pınar Okan

[vi] Siyasi Partilerde Seçim Kampanyalarının Finansmanı: Kırklareli Örneği/ Osman Kocaaga

[vii] Türkiye’deki Siyasi Partilere Hazine Yardımı /İpek YÜKSEL Uğraş

[viii] Türkiye’de Siyasetin Finansmanı: ABD İle Karşılaştırmalı Bir Analiz/ Serhan Kamil KOCAMAN

 

 

Hakkında admin

Check Also

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK / Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü-02.11.2023

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü (02.11.2023) KOOPERATİF; “ortak ekonomik, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×