Anasayfa / KOOPERATİFÇİLİK / SİLİKON VADİSİNDEN HAREKETLE  “TARIM HAYVANCILIK VE GIDA VADİSİ” PROJESİ Abdullah ÇAVUŞ/Bağımsız Denetçiler Derneği Başkanı

SİLİKON VADİSİNDEN HAREKETLE  “TARIM HAYVANCILIK VE GIDA VADİSİ” PROJESİ Abdullah ÇAVUŞ/Bağımsız Denetçiler Derneği Başkanı

SİLİKON VADİSİNDEN HAREKETLE  “TARIM HAYVANCILIK VE GIDA VADİSİ” PROJESİ

Abdullah ÇAVUŞ/Bağımsız Denetçiler Derneği Başkanı

Bu makalemizde Ülkemizin KONYA şehri kadar bir büyüklüğe sahip olan HOLLANDA’nın Silikon Vadileri örneğinden hareketle geliştirdikleri inovasyonla “GIDA VADİSİ BÖLGELERİ” kurarak; üniversite özel sektör işbirliği sayesinde tarım ve hayvancılık üretiminde geldiği noktayı inceleyerek ülkemiz için benzer bir modelleme yapmaya çalışacağız.

Hollanda, nüfusu, yüzölçümü Türkiye ile karşılaştırılamayacak kadar küçük. Hollanda; 41 bin 528 kilometrekare yüzölçümü ve 17 milyon 591 bin kişinin yaşadığı, Avrupa Birliği’nin kurucu ülkelerinden birisidir. Alan olarak da Avrupa Birliği’nin en küçük ülkelerindendir.

Hollanda sadece tarım ihracatında değil genel olarak da dünya ticaretinde önemli ülkelerden birisi. Uluslararası Ticaret Merkezi TRADE MAP  2022 verilerine göre, Hollanda dünya ihracatında 965 milyar 755 milyon dolarla Çin, Amerika Birleşik devletleri ve Almanya’dan sonra 4. sırada yer alıyor. İthalatta ise 897 milyar 999 milyon dolarla Amerika, Çin ve Almanya’dan sonra yine 4.sırada.

Avrupa, Hollanda için tarımsal ürünlerin hem ihracatı hem de ithalatı için en önemli pazar. Hollanda, toplamda ihracatının yüzde 69,7’sini Avrupa Birliği’ne (AB) gerçekleştiriyor. Ülke bazında bakıldığında ise, 2022 yılında toplam tarımsal ihracatın yüzde 24’ü Almanya’ya, yüzde 12’si Belçika’ya ve yüzde 8’i Fransa’ya yapıldı.

Teknolojik buluşların sanayide kullanımının yaygınlaştırılması için çok önemli olan “devlet- özel sektör-üniversite” işbirliğinin sağlandığı Hollanda’da bölgesel kalkınma öne çıkıyor.

Bu amaçla bölgelerde çeşitli konularda (yiyecek ve gıda, su, nano teknoloji ve sistemleri, enerji, kimya) ihtisaslaşmış kümelenmeler oluşturuluyor.

Hollanda’yı ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük tarım ihracatçısı yapan formülün detaylarına bakınca karşımıza kamu-üniversite-özel sektör iş birliği, planlı ve verimli üretim modeli, doğru destek politikası, Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları, start-up ve girişimciliği destekleyen yatırım iklimi, kooperatifleşme ve katma değerli pazarlama stratejileri gibi faktörler çıkıyor.

Hollanda, bazı ülkelerin aksine tarım sektörünü ekonominin sırtında bir yük olarak görmüyor. Tam tersine, tarım sektörü deyim yerindeyse Hollanda ekonomisini sırtlıyor.

I-HOLLANDA GIDA VADİSİ ÖRNEĞİ

Hollanda’nın Gelderland eyaletinde yer alan Hollanda’nın GIDA VADİSİ BÖLGESİ, Avrupa’daki en yetkili tarım/gıda ve beslenme merkezlerinden biri. Gelişmiş tarım teknolojisi ve Wageningen University gibi üst düzey araştırma kurumları tarafından desteklenen Food Valley kümesi, Hollanda tarım/gıda endüstrisinde “Silikon Vadisi tarzı inovasyonu” ile küresel bir üne kavuşmuştur.

Hollanda’nın tarımda yarattığı mucizede en büyük paylardan biri de Wageningen Tarım Üniversitesi’ne ait. Tarım disiplinleriyle ilgili akademik eğitim veren Wageningen Üniversitesi’nin 18 lisans, 30 yüksek 70 lisans, bir işletme yönetimi yüksek lisansı, yedi doktora programı ve sektörde çalışanlar için özel eğitimleri mevcut.

Hollanda’da tarım eğitimi diğer ülkelerinkinden oldukça farklı; dört aşamadan oluşuyor. Bunlar tamamen tarıma özel ortaokul, lise, yüksekokul ve üniversite eğitimi aşamaları. Ziraat öğretmeni yetiştirmek ve yüksek ziraat eğitimi için çeşitli enstitüler var.

Eğitimin maliyetini çoğunlukla devlet karşılıyor; üretici birlikleri de katkı veriyor.

HOLLANDA GIDA VADİSİ’NDE 200 kadar tarım/gıda şirketi faaliyet göstermektedir.

HOLLANDA GIDA VADİSİ (Food Valley Netherlands)  Hollanda’da 2004 yılında kurulmuştur.

Özel sektör firmaları, devlet kurumları, araştırma enstitüleri ve akademik kuruluşların iş birliğine dayalı programlar uygulanmaktadır.

Hollanda ve global dünyadan toplam 161 firmanın oluşturduğu konsorsiyum burada faaliyette bulunmaktadır.

GIDA VADİSİ organizasyonu; direktör, yönetim kurulu, 20 kişilik çekirdek kadro ve projecilerden oluşmaktadır.

GIDA VADİSİ ‘nin Kar amacı yoktur.

Devlet kurumları, özel sektör ve kişilerden finansman sağlar.

Gıda Vadisi’nin Temel Amaçları Aşağıdaki gibidir.

1-   Büyük Ar-Ge merkezlerini bölgeye çekmek

2-   Ar-Ge bazlı çalışan firmaların orada kurulmasını sağlamak

3-   Yeni inovatif Ar-Ge projeleri geliştirmek

4-   Yeni inovatif gıda konseptleri yaratmak

5-   Sağlıklı gıdalar sunmak

6-   Bilgi ekonomisi yaratmak

7-   Stratejik ortaklıklar yaratmak

8-   Yeni iş alanları yaratmak

9-   Hollanda ekonomisine katkıda bulunmak ve global rekabet gücünü artırmak

Hollanda’da insanlar sadece teknolojiyi kullanarak eskisinden çok daha farklı bir tarım deneyimini yaşıyor. Daha fazla yerel üretime neden olabilecek bu teknolojik gelişmeler, küçük alanlarda çok çeşitli sebze meyve üretmeyi de beraberinde getiriyor. Üstelik daha az toprak ve su ile daha fazla ürün elde etmeyi başarmış durumdalar.

Teknolojinin, akademik çalışmaların kamu kaynaklarınca desteklendiği Hollanda’da çiftçiler, dünyanın en yenilikçi 5 ülkesinden birini inşa etmenin gururunu yaşıyor.

Çünkü Hollanda bugün dünyaya gıda ürünleri ihraç ederken, gelecekte altın değerinde olacak Know-how da biriktiriyor.

Diğer bir ifade ile tarımda bilgiyi geliştirerek yeniden üretiyor ve hiçbir ülkenin elinde olmayan bir birikimle geleceğin dünyasında söz sahibi olmaya hazırlanıyor.

Daha az insan gücü, daha yüksek teknoloji, yapay zeka ve robotik ile tarımsal üretim Hollanda’nın ve dünyanın geleceği olacağa benziyor.

Üstelik ülke, coğrafyasının getirdiği dezavantajlara, yaşlanan nüfusuna, küçük yüzölçümüne rağmen metaverse ve tarım gibi yeni nesil başlıklarda da söz sahibi olacağını müjdeliyor.

II- ÜLKEMİZDE  VE DÜNYADA GIDA KRİZİ

Dünyada nüfusun artması ve hızlı kentleşme sonucunda, gıdaya olan ihtiyaç ve talepte hızlı bir şekilde artmıştır.

Günümüzde açlık sorunları ile mücadele etmeye çalışan ülkeler düşünüldüğünde tarım, insanların en temel ihtiyacını karşılayan bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tarım, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana, hem en önemli geçim kaynağı olması hem de ekonomik disiplinlerin gelişmesinde dikkat edilen ilk sektör olması sebebiyle varlığını her dönem hassasiyetle sürdürmüştür.

Son yıllardaki iklim değişiklikleri, küresel ısınma, nüfus artışı, verimli tarım arazilerinin doğru kullanılmamasından kaynaklanan kayıplar, temiz su kaynaklarındaki azalma gibi birçok neden dünyada tarım sektörünü daha da önemli bir hale getirmiştir

Dünyada yaşanan ekonomik dönüşümler, özelleştirmeler, yerel ekonomik koşullar, yanlış politikalar gibi nedenlerin yanı sıra tarım sektöründe oluşan fiyat dalgalanmaları, arz talep dengesinde yaşanan ve hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkileyen gelişmeler, ekonomik krizler ve devalüasyon sonucu oluşan dalgalanmalar, gübre, mazot ve diğer tarım ürünlerindeki fiyat artışları, tarımsal üretimi etkilemektedir.

2020 yılı başlangıcı itibariyle de covid-19 salgının tüm dünyayı sarması, gıda krizinin doğmasına ve tarım sektörünün öneminin daha da artmasına yol açmıştır.

Covid-19 salgını tüm dünyada gıda tedarik zincirlerinde kırılmalara neden olmuştur ve oluşan kırılmalar gıda krizi riskini artırmıştır.

COVID-19 salgınında karantina ve sosyal mesafe gereği alınan tedbirler nedeniyle hareketliliğin durması tarım tedarik zincirinde aksamalara yol açmıştır. Zincirdeki aksamalara bağlı olarak halkının beslenmesini ve gıda güvenliğini ön planda tutan ülkeler tarım ve gıda ürünlerinin ticaretinde geçici tedbirler alarak bazı ürünlerin ihracatında kısıtlamalara gitmişlerdir.

Rusya-Ukrayna savaşı tarımsal girdi ve ürün fiyatlarında yüksek artışlara, arz kesintilerine ve gıda güvenliği konusunda ciddi sorunlara neden olmuş, küresel düzeyde tedbir alınması ihtiyacını artırmıştır.

Türkiye bu süreçte tarım ve tahıl ürünleri ithalatını artırmış ve küresel gıda fiyatlarındaki düşüşe rağmen gıda fiyatlarını düşürememiştir.

Bu bağlamda Türkiye gıda güvenliği açısından iyi bir görünüm sergilememektedir.

Türkiye’de tarım sektörü büyük bir potansiyele sahip olmasına karşın bu potansiyelin yeterince kullanılamaması her zaman tartışılmıştır. Öyle ki bir tarım ülkesi olarak bilinen Türkiye’nin son zamanlarda yaptığı tarımsal ithalat, ülke ekonomisi için önemli gider kalemlerinden biri hâline gelmiştir.

Tarım sektörünün ekonomiye getirdiği mali yük ülke adına ciddi bir ekonomik kayba sebep olurken bu alanda yaşanan sorunlara çözüm üretilmesi konusunda tarım bakanlığı nezdinde hükümete büyük sorumluluklar düşmektedir.

Türkiye’nin tarım politikalarının nihai hedefine bakıldığında; artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması, üretimin ve verimin artırılması, tarımsal ürünlerde kendine yeterlik düzeyinin yükseltilmesi, tarım gelirlerinin artırılması ve sağlanan gelire süreklilik kazandırılması, tarım ürünleri ihracatının artırılması, kırsal kesimin kalkınması ve tarımda yeni teknolojilerin kullanılmasının sağlanması olduğu görülmektedir.

Sahip olduğu coğrafi yapısı ve ekolojik koşullar nedeniyle tarımsal ¸üretimde miktar ve ürün çeşitliliği yönünden büyük bir potansiyele sahip ülkemizde, kaynakların akılcı ve planlı kullanılması halinde, uluslararası rekabet ortamında varlığını kanıtlaması ve sürdürmesi; dinamik, mevcut şartlara uyum gösterebilen politika seçeneklerinin belirlenmesi ve uygulanması ile mümkün olacaktır.

Sonuç olarak En büyük ONUNCU TARIM ÜLKESİ OLARAK Türkiye; iklim değişikliği, Rusya-Ukrayna Savaşı ve pandemi gibi küresel sorunlarla karşılaşmıştır.

Bu sorunların gıda ürünlerinde fiyatları yukarıya taşıması ve ülke içinde maliyetleri artırması yerli tarımın geliştirilmesine olan ihtiyacı giderek artırmaktadır.

2053 dünyasında şehirleşmenin ve 10 milyon üzeri nüfusa sahip kentlerin artması beklenirken çevre dostu ve akıllı kentlerde ulaşım otonom araçlarla sağlanacak, gıda ihtiyacı susuz tarım, dikey tarım, topraksız tarım ve kent tarımı gibi uygulamalarla karşılanabilecektir.

Teknolojik çözümler dünya nüfusunun temiz suya ve gıdaya erişim kısıtını büyük ölçüde ortadan kaldırabilecek, ayrıca yapay zekâ gibi teknolojilerin katkısıyla afetler ve salgın hastalıklarla etkin mücadele ve yapay organ gibi biyoteknolojik devrimlerle nüfusun ortalama yaşam süresinin uzaması söz konusu olacaktır.

III- GIDA VADİSİ UYGULAMASI KAPSAMINDA BAKAP TARIM KAMPÜSÜ VE ÜLKEMİZDEKİ DİĞER ÖRNEKLER

1-BAKAP TARIM KAMPÜSÜ

Ankara Büyükşehir Belediyesi Ankara tarımın gelişmesi için GÖLBAŞI İLÇEMİZDE yaklaşık 3.500 Dekar alana kurulu ve BAKAP BAŞKENT ANKARA KALKINMA PRJESİ adını verdiği TARIM KAMPÜSÜ ile ANKARA KÖYLERİNDEKİ KIRSAL KALKINMA PROJELERİNE start vermiş durumdadır.

BAKAP KAMPÜS ALANI 2020 yılına kadar çorak ve işlevsiz bir yerken şu anda bu alan içerisinde; 39 kilometre yürüyüş yolu, 19 kilometre bisiklet yolu, 45 bin metrekare piknik alanı, 55 bin metrekare lavanta bahçesi, 17 bin 500 adet meyve ağacı, tarım alanları, ekolojik göl, kafeteryalar, çocuk oyun alanları, aromatik bitkiler bahçesi ve spor alanları bulunmaktadır.

Yine bu alan içerisinde 3 adet ekolojik göl, 160 bin metrekare çim alan, 25 bin adet boylu süs ağacı, 2 milyon 200 bin adet peyzaj bitkisi, belediyemizin işlettiği kafeteryalar, seralar, üretim bahçeleri ve karavan parkı var.

BAKAP’ta yaklaşık 3 yıldır yem bitkisi, buğday, arpa, çavdar, yulaf, domates, biber, patlıcan, çeşitli meyveler gibi birçok kalemde üretim yapılmaktadır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Tarım Kampüsü, BAKAP “Başkent Ankara Kalkınma Projesi’’ yani BAKAP ile ilgili 2019 yılında arazi planlamaları yapılmış, 2020 yılında üretim çalışmaları başlatılmış; araştırma, geliştirme, teknoloji, eğitim ve tarım turizmi bileşenleri ile ‘’Tarım Kampüsü’’ olarak özelleştirilmiş projedir.

Tarım Kampüsü projesi, mülkiyeti Ankara Büyükşehir Belediyesine ait Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Karaoğlan mevkiinde 3.500 dekarlık bir arazide Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.

Kampüs ile;

-Ankara kentine çağdaş, kimlikli, nitelikli ve sahiplenilmiş kamusal karma kullanım alanları kazandırmak,

-Doğal kaynakları, kültürel, sosyal ve ekonomik değerleri geliştirmek,

-Yöre insanına katma değer sağlamak,

-Bölgesel kimliği yansıtacak marka olmuş ürünlerin turistik açıdan değerlendirilmesine olanak sunmak,

-Kısa vadede bölge ve il, uzun vadede yurt içi ve yurt dışına arz olunacak bilimsel ve teknolojik kapasitenin geliştirilmesi hedeflenmiş

Durumdadır.

BAKAP TARIM KAMPÜSÜNDE 2023 yılında ekimi ve dikimi yapılan bitki ve ağaç türleri aşağıdaki gibidir.

  • 200 Dekar Alanda Arpa/Buğday Daneli Saman Balyası Üretimi
  • 130 Dekar Alanda Silajlık Mısır Üretimi
  • 75 Dekar Alanda Yonca Balyası Üretimi
  • 40 Dekar Alanda Çörekotu Üretimi
  • 40 Dekar Alanda Sebze Üretimi
  • 20 Dekar Alanda 75 Tür Tıbbi ve Aromatik Bitki Üretimi
  • 425 Dekar Alanda 22 Tür Toplamda 17.500 Adet Meyve Ağacı
  • 10 Dekar Alanda 10 Çeşit Yerel Buğday Tohumu Üretimi
  • 5 Dekar Alanda Yağlık Ayçiçeği Üretimi
  • 5 Dekar Alanda Ankara’ya Özgü Ürünlerden Aspir, Kimyon
  • 5 Dekar Alanda 35 Tür Ata Tohumu Üretimi
  • 15 Dekar Alanda Burçak Üretimi
  • 30 m2 Alanda Dikey Topraksız Tarım Bitki Büyütme Ünitesi

2- MERSİN AGROPARK TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri; yeni veya ileri teknolojide mal ve hizmet üretmek isteyen girişimcilerin, araştırmacı ve akademisyenlerin sınaî ve ticari faaliyetlerini üniversitelerin yanında veya yakınında yürütebilmelerine ve bu üniversitelerden yararlanabilmelerine imkan vermek için kurulmuş akademik, sosyal ve kültürel sitelerdir.

Bu bölgelerin halk arasında bilinen adı TEKNOPARK lardır.

Ülkemizde an itibariyle 102 adet Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TEKNOPARK) bulunmakta olup sadece MERSİN TEKNOLOJİ BÖLGESİ tarım ile ilgilidir.

Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin Amacı; Üniversiteler, araştırma kurum ve kuruluşları ile üretim sektörleri arasında işbirliği uygulamalarıyla;

  • Ülke sanayisinin uluslararası rekabet edebilir ve ihracata yönelik bir yapıya kavuşturulması amacıyla teknolojik bilgi üretilmesini sağlamak,
  • Üründe ve üretim yöntemlerinde yenilik geliştirilmesine olanak tanımak,
  • Ürün kalitesini veya standardını yükseltmek,
  • Verimliliği artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek,
  • Teknolojik bilgiyi ticarileştirmek,
  • Teknoloji yoğun yatırımları ve girişimciliği desteklemek,
  • Araştırmacı ve vasıflı kişilere iş imkânı yaratmak,
  • Teknoloji transferine katkıda bulunmaktır.

Mersin AGROPARK Teknoloji Geliştirme Bölgesi, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun 4. maddesine göre, Bakanlar Kurulunca 05.02.2014 tarihli karar doğrultusunda, 08/01/2018 tarihinde kararlaştırılmış 31/03/2018 tarih, 30377 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış ve faaliyete geçmiştir.

Resmî Gazete ekinde yer alan harita ve listelerde “Mersin Tarım ve Gıda İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi” olarak tespit edilmiştir. Mersin AGROPARK, Mersin ili Tarsus ilçesi Heleke ve Alifakı mahallelerinde olmak üzere 2 ayrı kampüsten oluşmaktadır. 21 Aralık 2018 tarihinde tescil edilen Mersin AGROPARK Tarım-Gıda İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi Kurucu ve İşletmeciliği Anonim Şirketi (Mersin AGROPARK) olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Mersin AGROPARK tarım ve gıda sektörlerinde bilim, teknoloji ve inovasyonda yetkinleşmeyi başta bölgemiz olmak üzere ülkemiz için erişilebilir bir hedef haline getirerek bölgeyi Ar-Ge çalışmaları için cazibe merkezi haline dönüştürmeyi misyon edinmiştir.

Mersin AGROPARK, ülkemizin tarım ve gıda sektöründe ihtisaslaşmış ilk ve tek ‘Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ olup AR-GE çalışması yürüten veya yürütecek olan kişi, kurum ve kuruluşların projeleri için (Bölge kabulüne uygun veya hakem değerlendirmesinde olumlu sonuçlanan) tahsis yöntemi ile uygun koşullar altında Ar-Ge ofis/arazi alanı, kendi Ar-Ge merkezlerini inşa edecek olan girişimcilere ise alan tahsisi gerçekleştirmektedir. Bu hizmetlerin yanı sıra girişimcilik ekosistemini geliştirmek ve katkı sağlamak amacıyla girişimci şirketlere/bireylere bölge imkanları dahilinde, nitelikli teknopark hizmetleri sunmaktır.

Mersin Agropark Teknoloji Geliştirme Bölgesi faaliyet konuları aşağıdaki gibidir.

a-Gıda Teknolojileri

Günümüzün en önemli sosyo-ekonomik etkilerine sahip olan sanayi kollarının başında Gıda Sanayi gelmektedir. Son yıllarda büyük bir değişim göstererek üretim ve tüketim yapısına, bölgesel sosyo-ekonomik organizasyonlara, iç ve dış ticarete, şirket yönelimlerine ve uygulanan politikalara doğrudan etki etmektedir. Artan dünya/ülke nüfusu gıda sektörünü, teknoloji yatırımlarının ve Ar-Ge çalışmalarının odağına yaklaştırmaktadır.

Mersin AGROPARK, bilişim teknolojileri dahil Gıda Teknolojileri alanında Ar-Ge çalışmalarını yürüten girişimci firma/şahıslara imkanları dahilinde alt yapı desteği sağlamakta olup başta üniversite-sanayi işbirliği olmak üzere üretilen teknolojinin uygulamaya hızla dönüştürüldüğü bir ekosistemdir.

b-Tarım Teknolojileri

Ülkemiz topraklarının %36‘sı ekili-dikili, % 32’si çayır ve otlak, % 26‘sı orman ve % 6’sı diğer alanlardan (yerleşim birimleri, tarıma elverişsiz çıplak kayalıklar vb.) oluşmaktadır.

Gelişen teknoloji ve üretim imkânlarındaki gelişmelere rağmen, artan nüfusun baskısı iklim değişikliği gibi olumsuzluklar, tarım sektörünü teknoloji çağının gerekliliklerine uymaya zorlamaktadır. Üretim alanlarının (Kara ve Su alanları) günümüzde/gelecekte değişmeyeceği gerçeğinden yola çıkarak tarımsal üretim üzerine yürütülen Ar-Ge çalışmaları birim alandan elde edilen ürün verimini ve ürün kalitesini artırmaya çalışmaktadır.

Mersin AGROPARK, kiralanabilir Ar-Ge ofislerinin yanı sıra yaklaşık 743 000 m2 tarım arazisi ile Ar-Ge çalışmaları yürüten girişimci şahıs/firmalara uygulama alanları sunmaktadır.

c-Yazılım Teknolojileri

Tarım sektörü, dijital dönüşümle birlikte büyük bir değişim geçiriyor. Yazılım teknolojileri, çiftçilerin verimliliğini artırmak, kaynakları daha etkin kullanmak ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak için önemli araçlar sunuyor. Bunların yanı sıra üretim ve hasat işlemlerinin de daha hızlı gerçekleşmesine olanak sağlanıyor.

Hassas Tarım: Sensörler ve uydu görüntüleri gibi teknolojilerle toplanan veriler, yazılımlar aracılığıyla analiz edilerek çiftçilere doğru ve zamanında bilgi sağlanır. Bu sayede, sulama, gübreleme ve ilaçlama gibi işlemler optimize edilir.

Tarımda yazılım kullanımı, modern tarımın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu teknolojiler, çiftçilerin daha bilinçli kararlar almasını sağlayarak, tarımsal üretimde sürdürülebilirliği ve verimliliği artırır.

d-Tarım Teknolojileri Alanında Yürütülen Çalışmalar

  • Endüstriyel Meyve-Sebze Üretim ve İşleme Teknolojileri
  • Süs Bitkileri Üretim ve İşleme Teknolojileri
  • Tarla Bitkileri Üretim ve İşleme Teknolojileri
  • Bitki Islahı
  • Tarım Aletleri Teknolojisi
  • Tarımsal Ürünlerin Üretim ve İşlemesinde Bilişim Teknolojileri ana başlıkları üzerine yoğunlaşmaktadır.

IV-SONUÇ

Sonuç olarak; Türkiye’nin Tarım, Hayvancılık ve Gıda alanında başlangıçta çiftçilerimizin, besicilerimizin ve gıda üreticilerimizin en az 10 yıl önünü görmesini sağlayacak planlamalar yapılarak Tarım, Gıda ve Hayvancılık politikaları geliştirilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda HOLLANDA GIDA VADİSİ örneğine en yakın uygulama olarak MERSİN AGROPARK TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemiz için tek olan bu uygulamanın tarım ürünlerin çok büyük kısmımım üretildiği İç Anadolu, Ege Bölgesi gibi bölge illerimizde de kurulmasında son derece faydalar bulunmaktadır.

KAMPÜSÜ’de diğer illerimize örnek olacak son derece önemli çalışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öte yandan BAKAP uygulamasının HOLLANDA GIDA VADİSİ benzeri üniversite, kooperatifler ve gıda şirketlerini içine alacak şekilde ve illaki ARGE yatırımlarını da içerecek bir şekilde yeniden yapılanması projeden beklenilen sonuçlara ulaşılmasına büyük katkılar verecektir.

Bu yazımız ile ilgili önerimize gelecek olursak ilk etapta BAKAP TARIM KAMPÜSÜ nün TEKNOPARK olarak ilan edilmesi ve Ankara ilimizdeki ZİRAAT FAKÜLTELERİ ile işbirliği protokolü yapılmasıdır.

Öte yandan SİLİKON GIDA VADİLERİ’nin ülkemizde henüz yasal altyapısı olmamakla birlikte bu altyapı hazırlamak çok kolay olacaktır.

Bu anlamda ikinci önerimiz; SİLİKON VADİSİ uygulamalarından hareketle ülkemizde de; “TARIM, HAYVANCILIK VE GIDA VADİLERİ” kurulmasıdır.

Keza Hollanda Gıda Vadilerinin başarısında önemli payı olan Tarım Kooperatiflerinin incelenerek ülkemiz içinde benzer yapılanmaya gidilmesinde fayda bulunmaktadır.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre 7 kişinin kişi başı 100 TL olmak üzere toplam 700 TL sermaye ile kurulabilen bir kooperatif yapısının sürdürülebilir olmasını beklemek doğru değildir.

Sonuç olarak; Üniversitelerimizi, Ziraat fakültelerimizi ve Ar-Ge merkezlerimizi de içine alan ve tüm dünyadaki teknolojik gelişmeleri takip edecek “TARIM, HAYVANCILIK VE GIDA VADİLERİ” kurarak dünya ile rekabet edecek seviyelere getirmemiz, modern tarım politikaları ile verimi ve rekolteyi artıracak bilimsel çalışmaları hızlandırmamız ve teşvik etmemiz, birlikte hareket etmeye, kümeleşmeye, kooperatifleşmeye, katma değeri yüksek farklı alanlarda uzmanlaşmaya ve planlamaya önem vermemiz, şu anda kullanılmayan tarım arazilerimizi teşviklerle kullanılabilir hale getirerek, sayısı çok düşük canlı hayvan yetiştiriciliğini geleceğe yönelik planlı politikalar ve teşviklerle artırarak Tarım, Gıda ve Hayvancılık alanında dünyada bir fark yaratmamız gerekmektedir.

KAYNAKÇA

  1. https://www.arppha.com/tr/haber/97/tarimda-hollanda-gercegi
  2. https://yetkinreport.com/2021/04/03/tarim-hollanda-yapiyor-da-turkiye-neden-yapamiyor
  3. Yusuf Tokdemir/ Tarım Gıda İçecek Sektörlerimizin Rekabet Gücü Nasıl Artırılır?
  4. https://www.tarimdanhaber.com/ankarada-ornek-proje-bakap
  5. https://www.mersinagropark.com/hakkimizda/
  6. Ülkemizde “tarım, hayvancılık ve gıda vadisi” mutlaka kurulmalıdır- Dr. İlhami Pektaş

Hakkında admin

Check Also

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNİN FİNANSMANI VE SEÇİM HARCAMALARI – Abdullah ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNİN FİNANSMANI VE SEÇİM HARCAMALARI Abdullah ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi (19.05.2024) Ülkemizde 2014 yılı öncesinde Cumhurbaşkanı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×