Anasayfa / Manşet / TELEVİZYONLARIN VE SOSYAL MEDYANIN ETKİLERİ  VE  TRT’NİN ÖNEMİ /  Abdullah ÇAVUŞ

TELEVİZYONLARIN VE SOSYAL MEDYANIN ETKİLERİ  VE  TRT’NİN ÖNEMİ /  Abdullah ÇAVUŞ

TELEVİZYONLARIN VE SOSYAL MEDYANIN ETKİLERİ  VE  TRT’NİN ÖNEMİ

 Abdullah ÇAVUŞ/E. Vergi Müfettişi

 İçinde bulunduğumuz bin yılda bilim ve teknoloji alanında meydana gelen ilerleme ve buluşlar sonucu; öteden beri var olan yazılı ve görsel medyaya ilaveten SOSYAL MEDYA denilen ağlar çeşitlenmiş olup, 7 milyar insanın yaşadığı koca dünyamız artık küçük bir köy haline gelmiş durumdadır.

İçinde bulunduğumuz yüz yılın başında Küreselleşme ve Globalleşme adı verilen süreçler sonucu, neredeyse sınırların kalktığı bir dünya da yaşamaya başlamış bulunmaktayız. Özellikle tüm dünyadan yayın yapan medya kuruluşları sayesinde, en uzak ülkedeki sosyal ve kültürel olaylar ve/veya yaşam şekillerinden anında haberimiz olmakta bunun sonucu, kültürler arası iletişim ve etkileşimde bu sayede başlamaktadır.

Günümüzde insanlar günde ortalama 5-6 saatlerini televizyonların karşısında geçirmekte olmalarına rağmen yılda ise sadece 5-6 saat kitap okumaktadırlar.

Televizyon dizi ve reklamları sayesinde kişilerin tüketim tercihlerinin yanında siyasi ve dini tercihleri üzerinde de belirleme yapma iddia ve hedefinde olan açık ve gizli yapılar mevcuttur.

Televizyon yayıncılığı başladığından itibaren yayıncılık faaliyeti, yönetenler tarafından yönetilenlere kendi mesajlarını iletmek üzere, çok önemli bir araç olarak kullanılmaya başlamıştır.

Hakim güç unsurlarının mesaj iletme kaygısı, sadece egemenlik alanı ile de sınırlı kalmamış, dış dünyaya da bu mesajlarını vermek istemişlerdir.

Özellikle soğuk savaş döneminde hemen hemen bütün ülkelerde yer alan radyo yayınları bunun en güzel örneğidir.

Kısa dalga üzerinden ve ilgili hedef ülke dilinde yapılan yayınlar soğuk savaş döneminin en önemli propaganda aracı olarak kullanılmıştır.

1980’li yılların sonundan itibaren, Berlin Duvarının yıkılması, Sovyet Bloğunun dağılması ve televizyon teknolojisindeki gelişmelerle (uydular aracılığıyla yayınların iletilebilmesi vb) radyolar üzerinden yapılan propaganda savaşları yavaş yavaş terk edilerek yerini bütün dünyaya 24 saat haber yayını yapan televizyon kanallarına bırakmıştır. (BBC World, CNN Int. vb)

İnternetin ortaya çıkışı ve gelişmesi bu tür televizyon yayıncılığına olan ihtiyacı ortadan kaldırmamış aksine bu tür televizyon kanalları bünyelerinde oluşturulan etkili web yayınları ile daha da güçlenmiştir.

Günümüzde ise soğuk savaş döneminden farklı olarak bu yayınlar giderek dünya dili haline gelen “İngilizce” dilinde yapılmaya başlanmıştır.

Bugün itibariyle bakıldığında iddialı tüm ülkelerin 24 saat İngilizce haber yayını yapan televizyon kanallarının olduğu görünmektedir. BBC, ZDF, GFR, RAİ, CNN, NHK, PRESS TV, CCTV, EL CEZİRE vb.

Bu örneklerden hareketle küresel bir oyun kurucu olma iddiası ile İngilizce haber yayını yapmak üzere TRT WORLD kanalımız kurulmuş durumdadır.

Tüm dünyadaki bu küresel yayınlar, genellikle ya kamu hizmeti yayıncısı tarafından veya görünüşte bağımsız yapılar altında ama arka planda kamu hizmeti yayıncısının tüm imkânlarını (personel, stüdyo vb.) kullanan ve onun kontrolünde teşkilatlanan kanallar tarafından yapılmaktadır.

Bu tür televizyon kanalları; bir kısmında açık bir kısmında örtülü; olarak uluslararası güncel olayları kendi bakış açısıyla vermek ve kendi değerlerini dünyaya aktarmayı misyon olarak belirlemiş durumdadırlar.

Hakim dil üzerinden yapılan yayınlar yapan kişilerin dini ve milli kültürlerini tüm dünyada hakim kültür haline getirmekte yada kültürden uzak günlük ihtiyaçlarını karşılamayı ilk hedef olarak seçmiş ve bencilleşmiş tüketim toplumları yaratmayı hedeflemektedirler.

Keza Facebook, Twitter, İnstegram vb. sosyal medya oluşumları ise Cep Telefonları sayesinde neredeyse uyku dışındaki tüm saatlerimizde insanlar ile etkileşim halindedir. Hatta bir çok insan yatağa cep telefonlarıyla girmekte sabah uyandıklarında ise ilk işleri sosyal medya hesaplarına bakmak olmaktadır.

Facebook, Twitter, İnstegram sosyal ağlara ulaşmak oldukça basittir. Bu ortama girmek için gereken cihazlarda bir o kadar çeşitlidir. Yaşları fark etmeksizin her birey, gündemi sosyal ağları, ve herhangi teknolojik bir cihazın takibini kolaylıkla internet üzerinden yapabilmektedir.

Çocuklarımız ve gençlerimiz açısından ise sosyal medya ve diğer internet ortamı sayısız tuzaklarla doludur.

Televizyonda şiddet görüntülerini izleyen çocuklar, bunları hayatın çok normal ve kabul edilebilir bir parçası olarak algılamaktadırlar.

Şiddet içerikli programlar çocuğun dış dünyayı vahşi, korkunç bir yer olarak algılamasına neden olabiliyor.

Yapılan araştırmalar, çocuklardaki “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun her geçen gün arttığını göstermektedir. Nedenleri incelendiğinde televizyon ve bilgisayarın önemli bir etken olduğu görülmüştür.

Yazılı kültür, insanlara düşünmeyi, yorumlamayı ve sorgulamayı sağlar. Oysa televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte insanlar sadece gösterilenleri almakla yetinir olmuşlardır. Bilgiyi özümsemeden, gör-geç tarzında alan çocuğun düşünme ve problem çözme becerileri olumsuz etkilemektedir.

Gelişim çağındaki küçük çocuklarımız ise fenomeni oldukları çizgi film karakterlerinin inanç ve davranış şekillerinin etkisi ile Milli ve Dini kültürlerinden uzaklaşmaktalar ve kuşaklar arasındaki kopuş ise öteden beri var ola gelen bir durum olmasına rağmen yaşanan bu yeni süreçler sonucu adeta uçuruma dönüşmektedir

Çocuklar ve gençlerimiz sadece sanal ortamlarda yaşadıklarından gerçek yaşama ve çevresindekilere uyum sağlamakta zorluk çekmekte ve kendilerini SANAL DÜNYA’larına hapsetmektedirler.

Sosyal medya kulanım yaşı ise oldukça düşüktür. Bu durum yüzünden de çocuklar artık sokak veya park oyunları yerine pc, konsol ve sanal oyunlara daha ilgiyle yaklaşmaktadırlar.

Sosyal medya sayesinde çocukların ve gençlerin çoğu kez gerçek hayattan ve ilişkilerden koparak sanal ortamda bir kimlik geliştirme ve sosyalleşme çabasına girmeleri, onları gerçek yaşam alanında sosyalleşmekten uzaklaştırmakta bunun yerine kin, öfke ve nefret gibi duygu patlamaları yaşamalarına yol açmaktadır.

Sosyal medyada çocuklar açısından en önemli tehlike ise sapkın kişilerle karşılaşmaları ve onlar tarafından kandırılarak zarar görme ihtimalleridir.

Görüldüğü gibi sosyal medya, toplumun haberleşme, bilgiye akraba ve dostlara kolay ulaşım gibi önemli fonksiyonlar yerine getirmekte iken yanlış kullanımı ve/veya art niyetli kişilerle çocuk ve gençlerimizin kolay iletişim kurmaları ve kandırlımasına yönelik fiilen yaşanılan olaylar ise sosyal medyanın tehlikelerini gözler önüne sermektedir.

Son olarak ülkelerin ve milletlerin geleceği olan çocuklar ve nesiller, teknolojiyi takip etmek olarak tanımladıkları sosyal medya bağımlılığının bedelini kültürlerini kaybetmekle ödemektedirler.

Bireyleri kendisine bağımlı kılan bu sosyal ağların etkileri ise saymakla bitmemektedir. Sosyal medya kullanıcıları bu ortamda tanıştığı her insanın siyasal, kültürel ve eğitsel dünyasına hatta paylaşıldığı oranda özel yaşantısına direkt olarak etki etmektedir.

Günümüzde insanlar sosyal medya üzerinden örgütlenebiliyor, bilgi aktarımı yapabiliyor ve haberleşebiliyor. Hatta MISIR’da başta olmak üzere ARAP baharının yaşandığı diğer ülkelerde milyonlarca kişinin sosyal medya ağları sayesinde meydanlara indiğine şahit olunmuştur.

Bu durumda sosyal medyayı sadece bir eğlence mekanı olmaktan çıkarıyor ve sosyal ve siyasal yaşam açısından önemini gözler önüne seriyor.

 

Sosyal medya artık uluslar ve gruplar açısından gerçek ve güçlü bir silah niteliğinde. Tabi önemli olan konu “Acaba bu silahın amacına uygun kullanılarak hedefe varmaya yararlı mı olacağı yoksa bu güçlü silahın kontrolden çıkarak elde patlayıp yeni nesillerin yetişmesinde büyük bir dejenerasyon mu yaşatacağı” hususu belirsizliğini korumaktadır.

Anılan nedenler ile hayatiyetini izleyicileri ve takipçilerinden alacakları reklam ve /veya ürün satış gelirlerine bağlamış olan yazılı veya görsel basın ile sosyal medya hesaplarının Kamu Hizmeti Yayıncılığı ilkeleri doğrultusunda yayın yapan TRT gibi kuruluşlar ve/veya bu doğrultuda denetim yapan RTÜK ve BTK gibi birimlerin varlığı ülke ve milletimizin geleceği açısından hayati öneme sahip bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Abdullah ÇAVUŞ

 

Hakkında admin

Check Also

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK / Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü-02.11.2023

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü (02.11.2023) KOOPERATİF; “ortak ekonomik, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×