Anasayfa / Manşet / TÜRKİYE’DEKİ KİMİ YOLSUZLUK ÖRNEKLERİ/Abdullah ÇAVUŞ/Hile ve Suistimal Denetimleri Uzmanı

TÜRKİYE’DEKİ KİMİ YOLSUZLUK ÖRNEKLERİ/Abdullah ÇAVUŞ/Hile ve Suistimal Denetimleri Uzmanı

TÜRKİYE’DEKİ KİMİ YOLSUZLUK ÖRNEKLERİ

Abdullah ÇAVUŞ/Hile ve Suistimal Denetimleri Uzmanı

Gelişmekte olan bir çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de ülke yönetimine dair sorunların başında yolsuzluk gelmektedir. Yolsuzluklar  kısıtlı kamu kaynaklarının adil ve tarafsız bir biçimde dağılımını engelleyerek kamuoyunun sisteme olan güvenini doğrudan azaltmaktadır.

Her ne kadar Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmış yolsuzluk hükümleri bulunsa da Türkiye’de yolsuzluğun kamu sektöründe ve özel sektörde sıklıkla karşılaşılan bir problem olduğu birçok çalışmada tespit edilmiştir.

Yolsuzluk kavramı, son yıllarda ülkemizde kamuoyunun gündeminden hiç düşmemektedir. Bunlara rağmen, henüz yolsuzluk kavramı net olarak tanımlanabilmiş bir kavram değildir. Yolsuzluk, çoğunlukla rüşvet, hırsızlık, torpil, adam kayırma, kara para, kayıt dışı ekonomi, mafya ekonomisi kavramlarıyla karıştırılmaktadır.

Ceza Kanunlarındaki yolsuzluk fiilleri aşağıdaki gibidir.

  1. Rüşvet
  2. İrtikap
  3. Zimmet
  4. Zimmete sebebiyet vermek
  5. Devlet alım satımlarında menfaat sağlama
  6. Devlet alım satımında ticaret
  7. Çıkar karşılığı ihaleden ve eksiltmeden çekilmek
  8. Mal artırma ve eksiltmelerine hile karıştırmak
  9. Yetkili olmadığı halde yetkiliymiş gibi davranarak menfaat temin etmek

Bunlar genellikle maddi çıkar karşılığı yapılan yolsuzluk türlerine ait düzenlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bunların dışında maddi çıkar karşılığı olmayan yolsuzluk türlerine de ülkemizde çok sık olarak rastlanılmaktadır. Bunlar;

  1. Bürokratik Kayırmacılık,
  2. İltimas
  3. Nüfus Kullanma
  4. Kariyer vaadi

Olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kanunlar ve uygulamalar arasındaki uçurum yolsuzlukla etkili mücadelenin önündeki en önemli engellerdendir.

Geçmişte yolsuzluk dendiğinde akla ilk gelen kurumlar olan polis, vergi daireleri, tapu ve kadastro işleri gibi alanlar zaman içerisinde yerlerini inşaat, madencilik, emlak ve taşımacılık sektörleri ve su, elektrik, doğalgaz vb. idarelerine bırakmıştır.

İnşaat, madencilik, emlak, taşımacılık ve su, elektrik, doğalgaz vb. idareleri yolsuzluk riski yüksek olan sektörler olarak öne çıkmıştır.

Gerek yerel yönetimlerden alınan inşaat ruhsatları olsun, gerek üçüncü İstanbul havaalanı ya da İstanbul-İzmir otoyolu gibi kamu özel iş birliği kapsamında gerçekleştirilen mega projelerin ihaleleri, ya da taşeron işçilerin hakları ile ilgili sorunlar olsun, bahsi geçen sektörlerde yolsuzluk yaygın biçimde karşımıza çıkmaktadır.

Bu değişimin sebepleri arasında toplum ile kamu görevlileri arasındaki yüz yüze iletişimin e-devlet yöntemleri ile azaltılması ve cezaların ya da harçların internet bankacılığı ile, bir aracı olmadan gerçekleştirilmesi sayılabilir.

Bu deneyimden çıkartılacak en önemli sonuç, ticari işlemlerde aracıların ve bürokratik adımların azaltılmasının küçük çaplı yolsuzlukla mücadele konusunda etkili bir yöntem olmasıdır.

Ülkemizde yaşanan kimi yolsuzluk türleri aşağıda ki gibi derlenmeye çalışılmıştır.

1- Kamuya ya da özel kişilere ait arsa ve arazilerde gecekondu yapılmasına izin vererek maddi ya da siyasi çıkar sağlamak. Özellikle son yıllardaki köyden kente olan aşırı göç hareketleri nedeniyle büyük şehirlerde artan konut talebi nedeniyle, gecekondulaşmada büyük boyutlara ulaşmıştır.

2- Kamu kuruluşlarınca açılan ihaleleri küçük tirajlı gazetelerle ilan yoluyla katılım oranını küçülterek ya da teklif alam usulü ile yapılan ihalelerde teklif alınabilecek kuruluşları yeterince araştırmadan mal alış ya da satış ihaleleri (eksiltme ya da artırma) gerçekleştirerek bu yolla çıkar sağlamak ya da sağlatmak. Bu şekilde ihaleler ne yazık ki tüm siyasi iktidarlar dönemin de ülkemizde yaşanmaktadır. Özellikle siyasetin finansmanın pahalı olması nedeniyle her iktidar döneminde yeni yeni müteahhitler ortaya çıkmaktadır.

3- Güdümlü kooperatifler ya da kooperatif birlikleri kurarak kamu arazilerinin düşük bedelle bu kuruluşlara aktarılmasını sağlayarak maddi ya da siyasi çıkar sağlama ya da sağlatmak. Bu durumda büyük şehirlerdeki konuta olan aşırı talep nedeniyle ayrı bir sektör olarak karşımıza çıkmıştır. Hatta bu yolla sırf kooperatif işi yapan yeni inşaat firmaları bile kurulmuştur. Bazı büyük firmalarda kooperatiflere tanınan vergi muafiyetlerinden yararlanmak için özel inşaatlarını paravan kooperatifler kurdurup hayali üyeler kaydederek yapmaya başlamışlardır.

4- Kamusal mal (bina, araç-gereç) ve hizmetler (memur, ısıtma-aydınlatma, haberleşme, vb.) kullanarak gerçekleştirilen iş bedellerinin (hasılatın) dernek veya vakıflara aktarılması, kamu yöneticilerinin özel giderlerinin bu dernek veya vakıflarca ödenmesi, kamu yöneticilerinin vakıflardan aldıkları ücret niteliğindeki bu ve benzeri tahsilatları üzerinden vermeleri gereken gelir vergilerini, vakıflardan bağış almışlarsa bu bağışlar üzerinde ödenmesi gereken veraset ve intikal vergilerin ödenmemesi.

Son yıllarda birçok kamu kuruluşun da bu tür kamu dayanışma vakıfları yada dernekleri kurulmuş olup buralara zoraki bağış alınmadan vatandaşların işi yapılmaz hale gelmiştir. Bu suretle kurulan bazı vakıfların bütçeleri neredeyse holdinglerin bütçelerine ulaşmıştır.

5- Gerçekleşmeyen ya da gerçekleşmesi imkansız olan bir takım yatırımlara, düzmece belgelere dayanarak kaynak kullanım fonu (KKF) ödenmesi ya da kredi verilmesi (hayali yatırımlar).Özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgemizin Kalkınmada öncelikli yöre olarak ilan edilmesinden sonra buralar için sağlanan teşvik ve nakit fonlar nedeniyle burarlar nerelerdeyse bir fabrika mezarlığı haline gelmiştir. Bu kaynaklardan yararlanmak amaçlı dikilen fabrikalar işletme kredilerinin olmaması , öz kaynak yetersizliği gibi nedenlerle hala boş durmaktadır. Verilen fonlar ise amaca hizmet etmemiş olup geri dönüşü de olmamıştır. Erzurum Milletvekili İsmail KÖSE’nin bir araştırmada kullanmak amacıyla verdiği yazılı soru önergesine ilgili bakan Kemal DERVİŞ tarafından verilen cevaba göre ülkemizde 1980-2001 yılları arasında verilen yatırım teşvik belgesi sayısı 59.646 olarak ortaya çıkmıştır. Bunlara konu sabit yatırım tutarı ise, 42.734.366.464.000.000. Eski TL olarak yani yaklaşık eski TL ile 43 katrilyon lira olarak ortaya çıkmıştır. Yeni TL ile yaklaşık 43 milyon liradır.

Bu yatırım teşvik belgeleri tarım, madencilik, imalat, enerji, Hizmet sektörü gibi alanlar için verilmiştir. Ayrıca bu dönemde verilen Kaynak Kullanma Destekleme Pirimi(KKDP) ve Kaynak Kullanma Destekleme Fonu(KKDF) uygulamasından yararlanmak için verilen belge sayısı da 13.184 olarak belirtilmiştir. KOBİ Yatırımlarına verilen teşvik belgesi sayısı ise 5.891 olarak belirtilmektedir.

Yap-işlet-devret modelinde, siyasi, iktisadi ya da sosyal nüfuz sahibi gerçek kişilerce ve/veya bunların iştiraki olan kuruluşların ucuz kredilerle kurulması ve işletilmesinin sağlanması. Özellikle Enerji sektörlerinde son yıllarda ülkemizde bu şekilde çok sayıda yolsuzluk yaşanmıştır. Daha sonra YİD modelinin yan ısıra yalnızca Yap İşlet (Yİ) modeline geçilmiştir.

Bilindiği üzere Enerji alanın da yapılan yo yolsuzluklar rakamları yüksek olduğundan olsa gerek basınımızın gündeminde uzun süre yer almıştır. Hatta bu alan da yapılan operasyonların emniyet birimleri yerine Jandarma tarafından yapılması da oldukça dikkat çekmiştir.

6- Devlet memurlarının özel kuruluşlarda ya da KİT’lerde yönetim kurulu ve denetim kurulu üyesi olarak görev kabul etmeler ve görev vermeler. Bu durum yalnızca memurlar için söz konusu olmayıp eski milletvekilleri ile siyasi parti yöneticileri ve yandaşları KİT’lerin yönetim kurullarına atanmakta olup konu ile ilgili olarak “Arpalık” şeklinde tanımlamalarda yapılmıştır.

7- İstisnai Memuriyet Kadrolarının Usulsüz Kullanımı:

Danışmanlık ya da memuriyet için gerekli nitelikleri (öğrenim, deneyim, bilgi, beceri, vb.) taşımayan kişilerin siyasi çıkar sağlamak amacıyla, danışman ya da memur tayini (görevi kötüye kullanılması).

Özellikle istisnai mahiyetteki kadrolar olan Özel Kalem Müdürlüğü ve Basın be Halkla ilişkiler Müşavirliği gibi kadrolara sınav şartı aranmadığı için yapılan atamalar basınımızda sık sık haber konusu olmaktadır.

8- Kamu kuruluşları ve bağlı ortaklıklarında emsaline göre çok yüksek genel müdür ücreti, yönetim kurulu huzur hakları, temettü ikramiyeleri, yolluklar ve denetici ücretleri, araştırma-yayın, reklam ve tanıtım, danışmanlık-organizasyon vb. emsaline göre yüksek bedeller ödenmesi (direkt ya da endirekt yollarla)

9- Kamu bankaları yöneticilerince bunlara güç veren siyasi kişilere veya yakınlarına açılan krediler verilmesi. Baştan batık olan kredilerin, direkt ya da endirekt eski banka yöneticilerine, siyasiler ya da yakınları dahil aktarılması.

10- Kamu bankalarınca, emsaline göre daha düşük faizli ya da faizsiz kredi kullandırılması, ya da emsaline göre daha yüksek faizli TL. mevduatı ve döviz mevduatı hesabı açılması, yatırım fonu katılım belgesi düzenlenmesi. Kamu bankalarında ki görev zararı olarak belirtilen olayların gerisinde de genellikle bu olay yatmaktadır.

11- Kamu bankalarınca ya da bunların iştiraki ortaklıklarca üretilen ya da satılan konut, toplu konut ya da işyerlerinin, çekilişsiz-kurasız-ihalesiz öncelikle tahsisi, peşinatsız ya da az peşinat ve düşük faizli kredilerle satılması, böylelikle derhal haksız rant sağlanması.

12- Siyasi ya da kamusal nüfuz kullanılarak, ortağı bulundukları ya da yakınlarının ortak bulunduğu kooperatiflere, vakıflara, derneklere ve şirketlere düşük bedelle kamu arsa ve arazilerinin tahsisi, imarsız olanların imarlandırılması.

13- Kanunen tahsisi edilmeyen gayrimenkuller ile tahsisi yapılan gayrimenkullerin tahsis amacı dışında kullanılması/ kullandırılması. Örnek otopark olarak işletilmesi.

14- Kamu Kurumu yöneticilerince kurulan ve yönetile kooperatiflere (ve vakıflara) ilgili kamu personelinin katılımı sağlanarak, üst yöneticinin personelin parası ile kooperatif konutu edinmesi ya da edindirilmesi, en azından bu tip kooperatiflerde üye bulunan üst düzey yöneticilerin çoğu zaman kooperatif aidatlarını daha geç ödemesi (çoğu kez arsa alınıp inşaat bittikten sonra) ve diledikleri konutu almaları (kurasız tercih) hakkı tanınması, (ister istemez kooperatifte de ast, üstünün dediğini yapmaktadır. Çünkü korkar).

15- Tarımsal Alımlarda Fiyatlandırma Politikaları :

Taban fiyatlarının yüksek tutulması. Özellikle tarım ürünlerinden tahılda, fındıkta, pancarda, haşhaşta, tütünde ülkemizde uygulanan taban fiyat uygulamalarında siyasetçilerin popülist davranmaları sonucu kamu kaynaklarında büyük savurganlıklar yaşanmıştır.

Yakın siyasi tarihimizde bir liderimiz kim ne veriyor ise beş fazlasını vereceğim sözüyle bu alanda ki popülist politikaların ulaştığı boyutu ortaya koymuştur.

16- Teşvik Politikaları:

Sanayiye ya da sanayici-yatırımcı görünümündeki kişilere çeşitli adlar altında devletten kaynak aktarılması (KKDF iadesi, ucuz kredi, yatırım indirimi, vergisel teşvikler, uzun süreli kiralamalar, yap-işlet-devret modelinde kredilendirmeler vb.)

17- İhalelerde Siyasal Nüfus Kullanılması

18- Özelleştirme ihalelerinde kayırma

19-Kamuya ait gayrimenkullerin satılmasında, kiralanmasında ya da yap-işlet-devret modelindeki kayırmalar.

20- Kamu bankalarından emsaline göre düşük faizli uzun vadeli kredi temini

21- Kredi Yolsuzlukları

Bilançosu güzelleştirilerek bir şirketin özvarlığının olduğundan fazla gösterilerek kredibilitesinin yükseltilmesi ve ilgili bankanın istihbarat ve mali analiz bölümlerinin atlatılarak, şirketin ödemeyeceği oranda kredi alması, alınan kredilerin şirketlerin göstermelik ya da gerçek ortaklarına çeşitli şekillerde aktarılması, Krediye teminat teşkil edecek gayrimenkulün ve öteki varlıkların olduğundan yüksek gösterilmesi ya da maddi teminatsız kredi açılması.

22- Dış Ticaret Yolsuzlukları

Teşviklerden yaralanarak ithal edilen malları ya da makine-teçhizatı olduğundan yüksek bedellerle tanzim edilmiş faturalarla ithal ederek mamul maliyetlerini yükseltme, bu yolla devletten vergi, hissedarlardan kâr payı gizlenmesi (kaçırılması), ihraç edilen malları olduğundan daha yüksek bedellerle fatura ederek gümrük çıkışı beyannamesine bağlamak, bu yolla ihracatta KDV iadesi, ihracatta kurumlar vergisi istisnası, kotalarla artış sağlama şeklinde haksız menfaat elde edilmesi.

23- Gayrimenkul Satış Bedellerinin Olduğundan Düşük Yada Yüksek Gösterilmesi Suretiyle Yapılan Yolsuzluk:

Gayrimenkul satışlarını tapuda olduğundan düşük göstererek suretiyle az vergi ödemek yada olduğundan fazla göstererek aradaki bedeli zimmetine geçirmek suretiyle yaşanan yolsuzluklardır.

Keza özel sektörde üretilen konut maliyetlerini yükselterek bu yolla devletten vergi, şirket hissedarlarından kâr payı gizlenmesi fazla gösterilen tutarın zimmete geçirilmesi, (tapuda vekaleten yapılan muamelelerde satış bedelinin asıl malikten gizlenmesi ya da satış vaadi yoluyla ucuza alma pahalı satma olayı).

24- Gayrimenkul Firesi:

Endüstri işletmeleri hammaddeyi mamul hale getirirken çoğu zaman fire verir. Üretilen mamul miktarı ile kullanılan hammadde miktarı arasındaki fark firedir. Peki, doğal afet (deprem) ve erozyon dışında arsa-arazi şeklimde taşınmaz mal fire verir mi? Türkiye’de verir. Yol yapımı için diyelim ki 100 dönüm yer kamulaştırılır, yol için kamulaştırılan 100 dönümün 30 dönümüne otoyol yapılır, 70 dönümü de yol artığı olarak çıkarılır ve bu yol artığı (gayrimenkul firesi) nüfuz sahibi kimi kişilerin tasarrufuna bırakılır. Ruhsatsız, harçsız, vergisiz yapılaşmalarına (hatta teşvik belgesine dayalı, devlet bankaları kredileriyle finansman dahi sağlanarak) göz yumulur.

Ruhsata bağlanmış inşaatlarda ise; diyelim ki ruhsatta 10 kat öngörülmüş ve malik 10 kat yapmış, ruhsat (imar durumu) değiştirilerek 7 kata düşürülür, 3 kat fire verir ve adamına göre işlem gerçekleştirilir. Ya da aksine, 10 kat imarlı yerin imarı değiştirilerek 15 kata çıkarılır, ekstra 5 kat kazandırılır.

Bir başka örnek; çok hissedarlı yerlerde imar yasasının 18. Maddesi uygulanarak, yeni imar ada ve parselleri yaratılır, küçük hissedarlar köşeye sıkıştırılır, zorunlu yol-cani-okul terkleri sonucu bir yandan hisseleri küçültür, öte yandan yerleri değiştirilir. Böylelikle gayrimenkul firesi gerçekleştirilir, eş deyişle hakları gasp edilir.

Gecekondulaşma, bir anlamda gecekondu halkının ya da gecekondu ağalarının kamu arsa ve arazilerinin, zorla ya da oyla özelleştirilmesidir. Gecekondu halkının yaptığı özelleştirme, imar yasalarına uyarsızlık nedeniyle kınanır; buna karşın devletçe yol artığı yaratarak oluşturulan yerlerin nüfuz sahiplerine sunulmasına ne demelidir.

Yol artığı ya da imar artığı yoluyla haksız-bedelsiz aktarılan taşınmazlar, kamu mallarının kayıtdışı satılmasının, yap-işlet-devret modeliyle (kamu finansmanı sağlanarak) aktarılan kimi taşınmazlar ise, nüfuz ticareti yapılmasının en belirgin örnekleri olarak değerlendirilebilir.

25- İçerden Bilgi Sağlama Yoluyla Gerçekleştirilen Yolsuzluklar

İmar durumu değişecek yerleri (önceden), otoyol geçecek güzergahları yakınlarına ya da yakın olmayanlara çıkar karşılığı bildirerek bunların ucuza kapatılmasını sağlamak ya da sağlatmak. Zam gelecek malları ve zam oranlarını önceden bildirerek kazanç sağlamak ve spekülatörlere kazanç sağlatmak.

Borsada işlem gören hisse senetleri hakkında ilgili şirket (ya da kamu kurumu) dahilinden dışarıya bilgi aktararak çıkar sağlamak ve sağlatmak.

Gümrük vergilerinde ve fonlarda meydana gelecek artış ya da azalışları önceden dışarıya sızdırarak çıkar sağlamak ya da sağlatmak.

26- Kamu Alım garantileri ve Devlet Kontratları:

Yolsuzluğun tanımlanması ve ölçümünde karşılaşılan sorunlar ile bu işlemlerdeki yüksek yolsuzluk riski, kamu alımlarının denetlenmesini yüksek derecede önemli kılmaktadır.

27- Sosyal Yardımlar:

Hükümet tarafından sağlanan kamu fonları, malzeme ve hizmetlerin veya nakdi ve ayni yardımların dağıtımı sırasında karşılaşılan adaletsizlikler, bu yardımların dağıtımından sorumlu kurumların yöneticilerinin kararlarını keyfiyet içinde almaları ve nüfuz ticareti riskini azaltacak uygulamaların bulunmaması çözülmesi gereken sorunların başında gelmektedir.

Ülkemizde büyükşehirlerde belediyelerin gıda, yiyecek, giyecek, odun kömür yardımları. Yandaş Öğrencilere verilen karşılıksız burslar.

28-Kamu İhale Süreçlerinde Yaşanan Yolsuzluklar:

Kamu ihalelerinin şeffaf ve rekabete dayalı bir süreç yerine, dostlara veya siyasi ahbaplara verilmesi veya ihale sürecine müdahale etmek maksadıyla kartellerin oluşturulması dahil olmak üzere, çok çeşitli biçimlerde gerçekleşir.

29- Kamu çalışanlarının görevlerinden ayrıldıktan sonra yapamayacağı iler hakkında kanun bulunmasına rağmen ülkemizde özellikle kamu denetim elemanı yada uzmanlarının denetim yaptıkları veya görüş verdikleri firmalara çok yüksek maaşlarla geçmeleri.

30- Kamu hizmetlerinin sağlanmasında dış kaynak ve kamu-özel sektör ortaklıklarının giderek daha fazla kullanılması ve özel sektörün yurt dışı kredi teminlerine hazinenin kefil olması.

Hakkında admin

Check Also

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK / Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü-02.11.2023

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü (02.11.2023) KOOPERATİF; “ortak ekonomik, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×