TRT BANDROL ALACAKLARINDA ÖDEME EMRİ VE ÖDEME EMRİNE İTİRAZ YOLLARI
ABDULLAH ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi
3093 Sayılı TRT Gelirleri kanunun 5 ve 6. Maddelerinde kanuni süreler içerisinde ödenmeyen bandrol ücreti ana para alacağı ile bandrolsüz cihaz satanlar adına kesilen idari para cezalarının cebri takiplerinin 6183 sayılı kanuna göre yapılacağına dair özel düzenleme yapılmış durumdadır.
Bilindiği üzere vergi ve vergi benzeri kamu alacakları için vergilendirme usul ve esasları vardır. Keza vergilendirme aşamaları diye bilinen Tarh, Tebliğ, Tahakkuk ve Tahsil silsilesi konumuz olan TRT Bandrol alacakları içinde geçerlidir.
Keza vergilendirme de usul ve esasların yanında ödeme süresi ya da vade diye bilinen süreler bulunmaktadır.
Genel olarak bu ödeme süreleri vergi ve vergi benzeri gelirlere ilişkin kanunlarda 30 gün veya 1 ay şeklinde belirlenmiştir.
Bununla birlikte bu kesin bir süre olmayıp daha kısa ve uzun süreler belirlenmesi de mümkündür.
Vergi kanunlarında vergilendirme aşamaları, vergilendirme usulleri ve ödeme süreleri belirlenmiş olup tüm bu süreçlere uygun işlemler yapıldığı halde kanuni ödeme süresinde tahsil edilemeyen alacak ve cezaların nasıl tahsil edileceğine dair ülkemizde mevcut olan iki usul kanunundan birisine atıf yapılması gerekmektedir.
Genelde kamu alacakları 6183 sayılı kanuna göre tabi edilmekte iken özel sektör alacaklarından kanuni sürelerinde ödenmeyenler ise 2004 sayılı icra ve iflas kanununa göre yapılmaktadır.
1- TRT BANDROLÜNE İLİŞKİN ÖDEME SÜRELERİ:
a- Bandrol Ana Para Alacağında Ödeme Süresi:
Bandrole tabi cihaz imal edenler veya ithal edenler bu cihazların satışından önce TRT den bandrol almak zorundadırlar. Bu bandroller nakit ödeme ile peşin olarak alınabildikleri gibi teminat mektubu karşılığında vadeli olarak ta alınabilmektedir.
Peşin alımlarda ayrı bir ödeme süresi olamayacağı açıktır.
Vadeli bandrol alımlarında ise bandrol alma mecburiyeti cihazın satışından önce olmakla birlikte vergi kanunlarında aylık olarak verilen KDV beyannamesine benzer bir beyanname verilmesi ve bu beyannameden hareketle ödeme söz konusudur.
Buna göre satışı takip eden 3.cü ayın onuna kadar beyanname verilmesi ve bu süre içerinde de ÖDEME yapılması zorunludur.
İlgili madde hükmü aynen aşağıdaki gibidir.
Tahsilat:
Madde 5 – a) (Değişik : 15/6/1987-3383/4 md.) Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen cihazları imal ve ithal edenler bir ay içinde sattıkları cihazlardan 4 üncü maddenin (a) bendine göre tahsil ettikleri ücretleri en geç müteakip üçüncü ayın onuna kadar Türkiye Radyo – Televizyon Kurumuna bir beyanname ile bildirerek ve aynı süre içerisinde ödemekle yükümlüdürler. Aksi takdirde her geçen gün için yürürlükteki en yüksek ticari kredi faizi oranı üzerinden tahakkuk ettirilecek faiz miktarı ile birlikte 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (gecikme cezası hariç) hükümlerince tahsil olunur.
2- İDARİ PARA CEZALARINDA ÖDEME SÜRESİ:
3093 sayılı TRT Gelirleri kanunun 6. Maddesinde bandrolsüz cihaz satan mükellefler adına idari para cezası kesileceği hüküm altına alınmıştır.
İdari para cezasının miktarı ve muhatapları ile ilgili değişik tarihlerde farklı hukuki düzenlemeler bulunmaktadır.
Bunların dışında bu cezaların ödem süresi 3093 sayılı kanunda kesilecek idari para cezalarının ödeme sürelerine ilişkin özel bir düzenleme yapılmamıştır.
Bununla birlikte dava açma süresi olarak bir aylık bir süre bulunmaktadır.
Buradan hareketle idari para cezalarının tarh yazısının mükellef tebliğinden itibaren 1 ay olduğu anlaşılmaktadır.
Bu ödeme süreleri içerisinde TRT ye ödenmeyen bandrol ücretleri ve idari para cezalarının cebri takip işlemleri 6183 sayılı kanuna göre yapılacak olup, 6183 sayılı kanunun uygulaması ise bu kanuna uygun olarak ÖDEME EMRİ düzenlemesi ile başlayacaktır.
3- ÖDEME EMRİ:
Vadesinde ödenmeyen kamu alacağı için 6183 sayılı kanunun 55. maddesine göre ödeme emri çıkartılır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ödeme emri düzenleme yetkisi alacaklı kamu idaresine tanınmıştır.
Kanunun üçüncü maddesinde, alacaklı kamu idaresi, Devlet, il özel idareleri ve belediyeler olarak sayılmıştır. Alacaklı kamu idaresi, bu yetkisini, 6183 sayılı kanunu uygulamakla görevli daire, servis ve memurları aracılığıyla kullanır.
Yazılı şekle tabi olan ödeme emrinde borcun yedi gün içinde ödenmesi veya mal bildiriminde bulunulması aksi takdirde mal beyanı için zorlama hapsi uygulanacağı da borçluya bildirilir.
Ödeme emrinin belli şekillere uygun olması zorunluluğu vardır. Amme alacağının takip ve tahsilinde, ödeme emri cebri icranın temelini oluşturur. Amme idaresi ödeme emri tebliğ ettirmeden, kamu alacağının tahsil işlemini yapamaz.
Ödeme emrinin, yani tahsil işleminin temelindeki hukuki sakatlıkların daha ilk işlemin tarh ve tahakkuk tamamlanması aşamasında halledilmesi gerekirdi.
Bu aşamada artık ortaya çıkmış, şekillenmiş bir borcun alınması söz konusu olduğundan dava nedenleri de, sırf tahsile ilişkin olmak üzere kısıtlanmıştır.
Önceki aşamaları geçip bu aşamaya gelen borca karşılık sürülecek iddiaların tahsil aşamasına özgü olması gerekmektedir. Ancak ödeme emrinin düzenlenmesi ve tebliğ ile ilgili usul ve şekil hataları nedeniyle de dava açılabilir. Ödeme emrine itirazı, öncelikle 6183 sayılı Kanunda belirtilen itiraz nedenleri daha sonra da idari işlem unsurları açısından incelemek sistematik açıdan daha yararlı olacaktır.
Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58.maddesine göre, kendisine ödeme emri tebliğ edilen mükellef, üç sebepten dolayı dava açma hakkı vardır.
Bunlar;
a. Böyle bir borcun olmadığı,
b. Borcun kısmen ödenmiş olduğu ve
c. Kamu alacağının zamanaşımına uğramış olduğu iddialarıdır.
Görüldüğü üzere, davacının iddiaları sadece bu üç nedenle sınırlandırılmıştır. Bunun nedeni ise, önceki aşamaları geçip bu aşamaya gelen borca karşı öne sürülecek iddiaların tahsil aşamasına özgü olması gerektiğinden tahsil aşamasında ortaya çıkmış ve şekillenmiş bir borç olması sebebiyle dava nedenleri de tahsile ilişkin olarak kısıtlandırılmıştır.
Dolayısıyla, esasa ilişkin olarak ödeme emrine karşı açılan dava yalnızca yukarıda belirttiğimiz nedenlere dayanmalıdır. Ödeme emrinin düzenlenmesi ve tebliğ ile ilgili usul ve şekil hataları nedeniyle de dava açılabilir.
a- Böyle Bir Borcun Olmadığı İddiası:
Ödeme emrine karşı açılacak davada ileri sürülebilecek en önemli nedenlerden bir tanesi böyle bir borcun olmadığı iddiasıdır. Kamu borçlusu, borcun hukuken doğmamış olması, borcun maddi olarak mevcut olmaması, borcun mahsup edilmediği, vadenin gelmemiş olması, borcun idarece tecil veya terkin edildiği, borçluda hata yapıldığı veya tahakkuk ile ilgili tebligatın geçersiz olduğu gibi sebeplerden dolayı böyle bir borcu olmadığı iddiasında bulunabilir.
Ödeme emri ile istenilen kamu alacağı asıl borçlusuna usulüne uygun olarak tebliğ edilmek suretiyle tahsil edilebilir hale gelmiş bulunmasına karşın, borç doğuran maddi olay mevcut olmayabilir.
Vergiyi doğuran olay ortaya çıkmamış olabilir.
Hukuken mevcut olmayan bir alacağın vadesinde ödenmediğinden söz edilemez. Örneğin; gelir getirici faaliyetleri bulunmayan ya da gelir vergisinden muaf olan kişiye, beyanname vermediğinden dolayı re’sen gelir vergisi tarh edilerek usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş ve tarh işlemi idari davaya konu edilmediğinden ya da edilemediğinden vergileme işlemi kesinlik kazanmış olabilir.
Ya da kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin gelir getirici faaliyeti bulunmakla birlikte idare tarafından hesaplanan vergide bir hata yapılmış; re’sen takdir nedeni bulunmadığı halde matrah bu yolla takdir edilmiş veya hesaplamada hata yapılmış olabilir. Kısacası kamu alacağını doğuran idari işlem(tarh, tahakkuk v.s)yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarından bir veya birkaçı ile hukuka aykırı hale gelmiş olabilir.
b- Borcun Kısmen veya Tamamen Ödenmiş Olduğu İddiası:
Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58.maddesine göre, kesinleşmiş bir kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan dava, kamu borçlusu, borcun bir kısmının daha önce ödendiği iddiasında da bulunabilir. Kamu borçlusu, borcun bir kısmını ödemiş olmasına rağmen, tahsil dairesi kamu alacağının tamamı için ödeme emri göndermiş olabilir. Kamu borçlusu borcun varlığını kabul etmekte fakat bir kısmını ödediğini ileri sürmektedir. Bu durumda ödenen tutar ile ne şekilde ödendiğinin borçlu tarafından belirtilmesi ve ödemeye ilişkin kanıtların vergi mahkemesine sunulması gerekir.
Ödeme emrinin düzenlenerek tebliğ edildiği tarihte mevcut olan borcun bu tarihten sonra ödenmesi, ödeme emrini hukuka aykırı hale getirmez, bu durum borçlunun borcunu ödemesi anlamını taşır. Borcun bu şekilde ödenmiş olması, ödeme emrinin yasal süresi içinde idari davaya konu edilerek hukuk açısından tartışılmasına engel teşkil etmez, dava devam ederken dahi ödeme emrinin konusu olan borç ödenebilir. Davacı tarafından yargı yerine verilecek dilekçe ile davadan açıkça vazgeçilmediği müddetçe, borcun ödenmiş olması yargının devam etmesi açısından hukuki sorun çıkarmaz.
c- Kamu Alacağının Zamanaşımına Uğradığı İddiası:
6183 sayılı kanunun 102.maddesinde, zamanaşımı süresi, para cezaları ile ilgili özel kanunlarla öngörülenler saklı tutularak, beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre kamu alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından başlar, beşinci yılın sonunda sona erer.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58.maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, açacağı idari davada, alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasında bulunabileceği öngörmüştür.
Burada söz konusu olan kamu alacağının tahsil edilebilir hale gelmesinden sonraki aşamayı ilgilendiren tahsil zamanaşımıdır. Tahsil zamanaşımına uğrayan kamu alacağı, tahsil edilebilirliğini kaybedeceğinden bu sürenin geçtiği iddiasıyla vergi mahkemesine dava açılması durumunda düzenlenmiş olan ödeme emri iptal edilir.
Açılan davada borcun zamanaşımına uğradığı ileri sürülmese bile bu husus mahkemece kendiliğimden dikkate alınır. Tarh ve tebliğ zamanaşımına uğrayan kamu alacağı ise hukuken hiç doğmamış sayıldığından bunun ödeme emri ile istenilmesine olanak yoktur,
Tahsil zamanaşımına uğrayan kamu alacağı tahsil edilebilirliğini yitirir. Ancak borcun rızaen ödenmesi halinde ödeme geçerlidir. Bu tür borç için ödeme emri düzenlenemez.