Anasayfa / Manşet / SİYASİ PARTİ YÖNETİCİLERİNİN VERGİ BORÇLARI KARŞISINDAKİ SORUMLULUKLARI / Abdullah ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi

SİYASİ PARTİ YÖNETİCİLERİNİN VERGİ BORÇLARI KARŞISINDAKİ SORUMLULUKLARI / Abdullah ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi

SİYASİ PARTİ YÖNETİCİLERİNİN VERGİ BORÇLARI KARŞISINDAKİ SORUMLULUKLARI

Abdullah ÇAVUŞ/E.Vergi Müfettişi

Bu makalemizde siyasi partilerin genel başkanları ile muhasebe biriminden sorumlu başkan genel başkan yardımcılarının partinin ödenmeyen vergi borçlarından sorumlu olup olmadıkları hususunu araştırdık.

Esas itibariyle siyasi partiler ticaret yapmak için değil siyaset yapmak için kurulmaktadırlar.

Bununla birlikte siyasi faaliyetlerini sürdürebilmek için çeşitli gelir kaynaklarına ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu gelirlerin başında siyasi parti üye, milletvekili, belediye başkanı, encümen gibi görevlerde bulunan partililerden alınan aidatlar ile bağışlar gelmektedir.

Ancak ne yazık ki bizim gibi ülkelerde siyasi partilerin keza STK ların gönüllülük esasında aidat veya bağış geliri toplamaları neredeyse imkansız durumdadır. Sadece kanunen üye olma zorunluluğu bulunan ve STK olup olmadıkları bu zorunluluktan dolayı tartışılan MESLEK ODALARI ciddi oranda aidat gelir elde etmektedirler.

Ülkemizde ve bir çok dünya ülkesinde siyasi partiler istisnalar olmakla birlikte genellikle DEVLET YARDIMLARI sayesinde ayakta kalmaktadırlar.

2820 sayılı kanunun 61.ci maddesine göre partilerin gelirleri aşağıdaki unsurlardan oluşmaktadır.

  1. Parti üyelerinden alınacak giriş aidatı ile üyelik aidatı,
  2. Partili milletvekillerinden alınacak milletvekilliği aidatı,
  3. Milletvekili, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği aday adaylarından alınacak özel aidat,
  4. Parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların satışından sağlanacak gelirler,
  5. Parti yayınlarının satış bedelleri,
  6. Üye kimlik kartlarının ve parti defter, makbuz ve kâğıtlarının sağlanması karşılığında alınacak paralar,
  7. Partice tertiplenen balo, eğlence ve konser faaliyetlerinden sağlanacak gelirler,
  8. Parti mal varlığından elde edilecek gelirler,
  9. Bağışlar.
  10. Devletçe yapılan yardımlar

I-SİYASİ PARTİLER TİCARET YAPABİLİRMİ?

2820 sayılı kanunun 67.ci maddesine göre Siyasi partiler ticari faaliyette bulunamazlar, kredi veya borç alamazlar. Ancak, ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 66 ncı maddenin 1 ve 3 üncü fıkralarında gösterilenler dışında kalan gerçek ve tüzelkişilerden kredili veya ipotek karşılığı mal satın alabilirler.

Öte yandan 2820 sayılı kanunun Siyasi partiler, ikametleri ile amaç ve faaliyetleri için gerekli olanlardan başka taşınmaz mal edinemezler. Partiler, amaçları içinde olmak şartıyla sahip oldukları taşınmaz mallardan gelir sağlayabilirler.

Bu madde hükümlerinden açıkça görüleceği üzere siyasi partiler TİCARET YAPAMAZLAR.

Dolayısıyla ticaret yapamadıkları için kurumlar vergisi ödemeleri de söz konusu değildir.

II- SİYASİ PARTİLER KANUNU 61. MADDESİ GEREĞİ ELDE EDİLEN SATIŞ GELİRLERİNİN VERGİ KANUNLARI KARŞISINDAKİ DURUMU NEDİR?

Yukarıda yer verilen 61.ci madde hükümleri gereği siyasi partiler ticaret sayılabilecek aşağıdaki gelirleri elde edebilmektedirler.

  1. Parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların satışından sağlanacak gelirler,
  2. Parti yayınlarının satış bedelleri,
  3. Üye kimlik kartlarının ve parti defter, makbuz ve kâğıtlarının sağlanması karşılığında alınacak paralar,
  4. Partice tertiplenen balo, eğlence ve konser faaliyetlerinden sağlanacak gelirler,
  5. Parti mal varlığından elde edilecek gelirler

Görüleceği üzere elde edilen gelirler esas itibariyle ticaretin konusuna girmektedir.

Bununla birlikte 61. Maddeni (h) fıkrasıyla bu gelirlerden “Parti MAL VARLIĞINDAN ELDE EDİLECEK Gelirler” dışında kalan gelirlerden hiçbir surette vergi, resim, harç alınmaz hükmü getirilmiştir.

III- VERGİLENDİRİLECEK OLAN PARTİ MAL VARLIĞI GELİRLERİ NELERDİR

Yukarıda açıklandığı üzere; Siyasi Partiler Kanunun 61.ci maddesinde sayılan parti gelirlerinden Parti Mal Varlığından elde edilecek gelirler vergiye tabidir.

Partilerin MALVARLIKLARI nelerden oluşmaktadır.

1-Amaç ve faaliyetleri için alınan gayrimenkullerin kiraya verilmesinden elde edilen gelirler

2-Bankalarda bulunan vadeli mevduatlardan elde edilecek olan faiz gelirleri

Bunların dışında olup yukarı ki bölümde yer verilen yayın, rozet, flama, balo vb. satış gelirleri her türlü vergi resim harçtan istisna edilmiştir.

Siyasi partilerin gayrimenkullerini kiralamaları halinde GELİR VERGİSİ KANUNU 94. Maddesine göre GELİR VERGİSİ STOPAJI kesintisi yapılmak zorundadır.

Keza GVK  94. Madde uyarınca mevduat faizleri içinde bankalar stopaj kesintisi yapmak zorundadırlar.

Esas itibariyle bu nihai vergilemedir.

Söz konusu tevkifat nihai vergilendirme olup başkaca bir vergi kesintisine veya mükellefiyete gerek bulunmamaktadır.

Bununla birlikte nihai vergileme olabilmesi için kiralamaların 94.madde de sayılan kişilere ve kuruluşlara yapılması gerekmektedir.

Bu işiler 94. Maddenin ilk fıkrasında sayılmıştır.

Madde metni aşağıdaki gibidir.

“Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.”

 Yukarıda sayılan kişiler hariç başkalarına kiraya vermeleri durumunda ise gelir vergisi tevkifatı yapılamayacağından ötürü kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.

Kurumlar vergisi mükellefiyeti siyasi partiye değil, oluşacak olan iktisadi işletmeye ait olacaktır.

Bu durumda KURUMLAR VERGİSİ MÜKELLEFİYETİ doğabilecektir.

Bununla birlikte kurumlar vergisi kanunun geçici 2. Maddesi ile dernek ve vakıflarca münhasıran kira geliri elde edilmesi ve bunlardan GVK 94. Madde uyarınca stopaj kesilmesi halinde İKTİSADİ İŞLETME OLUŞMUŞ SAYILMAZ özel hükmünün bazı yönleriyle dernekler kanunu ile ilişkilendirilmiş olan siyasi partiler içinde geçerli olabileceğinin düşünmekteyim.

Bu konuda maliye idaresinin görüşüne ilişkin araştırmalarımız başka bir makalemizin konusunu oluşturacaktır.

IV- PARTİ ÇALIŞANLARINA YAPILAN ÜCRET ÖDEMELERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ

Partilerde idari ve siyasi faaliyetlerin sürdürülebilmesi için çok sayıda personel çalıştırılması gerekmektedir.

İlk olarak akla gelebilen ücretli çalışanlar aşağıdaki gibidir.

  • Şoförler
  • Çaycılar
  • Temizlik Görevlileri
  • Güvenlik Görevlileri
  • Sekreterler
  • Muhasebe Birimi Çalışanları
  • İnsan kaynakları birimi çalışanları
  • Danışmanlar
  • Basın birimi çalışanları

Bu sayıları ve isimleri artırmak mümkündür.

Siyasi partiler bu kişilere ücret ödemek zorundadırlar.

Bu ücretlerden diğer vergi mükelleflerinde olduğu gibi çalışanlar adına gelir vergisi ve SGK Primleri kesintileri yapılarak partiler tarafında VERGİ DAİRESİ ve SGK Müdürlüklerine ödenmek zorundadır.

Bu kesintilerin ilgili kamu kurumlarına ödenmemesi halinde ortaya çıkan kamu alacağından parti yöneticileri sorumlu mudur?.

Makalemizin asıl konusunu bu soru teşkil etmektedir.

V-PARTİ YÖNETİCİLERİNİN ÖDENMEMİŞ VERGİ/SGK BORÇLARINDAN SORUMLULUĞU VARMIDIR?

Çalışanların ücretlerinin ödenmesinden siyasi partilerin idari mali ilerden sorumlu genel başkan yardımcılığı 1.ci derece sorumludur.

2820 sayılı siyasi partiler kanunun mali sorumluluk ile ilgili maddesi aşağıdaki gibidir.

Mali sorumluluk: (1) Madde 71 –

Siyasi partilerin yapacakları giderler, sözleşmeler ve girişecekleri yükümlülükler; genel merkezde parti tüzelkişiliği adına, illerde il yönetim kurulu adına ve ilçelerde ilçe yönetim kurulu adına yetkili kılınan kişi veya kurulca yapılır.

Siyasi partilerin il ve ilçelerdeki teşkilat kademeleri tarafından parti tüzelkişiliği adına sözleşme yapılmasına ve yükümlülük altına girilmesine ilişkin esaslar, merkez karar ve yönetim kurulunca tespit olunur. Bu esaslara aykırı olarak yahut siyasi partilerin tüzüklerine göre merkez karar ve yönetim kurulunca önceden yazılı yetki verilmediği veya sonradan bir kararla onaylanmadığı takdirde, partinin teşkilat kademelerinin yaptıkları hizmet sözleşmeleri de dâhil her türlü sözleşme ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı, parti tüzelkişiliği hiçbir suretle sorumlu tutulamaz; merkez karar ve yönetim kurulu veya genel başkan veya parti tüzelkişiliği aleyhine takipte bulunulamaz. Bu takdirde sorumluluk, sözleşmeyi yapan veya yükümlülük altına giren kişi veya kişilere ait olur.

Yukarıdaki madde hükümlerinden hareketle Parti Tüzüklerinde İDARİ MALİ İŞLER BİRİMİN görevleri arasında muhasebe, VERGİ, SGK primleri vb tüm kamusal yükümlülüklerin ödenmesi ile ilgili görevli olduklarına dair hükümler bulunmaktadır.

Bu hükümler partiden partiye değişebilse de genelde aşağıdaki gibidir.

“Parti merkez teşkilatının bütün mali işleri, harcamaları, gelirlerin tahsili, gelir ve giderlerin muhasebe esaslarına göre gerçekleştirilmesi ve bu işlere nezaret edilmesi, mali sözleşmelerin usulüne ve mevzuata uygun olarak yapılıp icra edilmesinde yetkili, görevli ve sorumlu genel başkan yardımcısıdır. İdari ve mali işler Başkanı yasal mevzuata uygun olarak, teşkilatın yıllık bütçesi ile bilançolarını, gelir ve gider cetvelleri ile kesin hesabını hazırlayarak PYK tarafından karara bağlanmak üzere PBK’ya sunar. Bütçe işlemlerinin zamanında yapılmasını ve ilgili yerlere tevdi edilmesini takip eder ve gerçekleştirir. İdari ve mali işler başkanı tarafından teklif edilen ve Genel Başkan tarafından atanan genel muhasip, idari ve mali işler başkanının sahip olduğu yetkileri ona vekaleten kullanır. Genel muhasip, partinin muhasebe işlerine ait harcama evraklarını, idari ve mali işler başkanı ile, onun yokluğunda PBK üyelerinden birisi ile birlikte imza eder.”

213 sayılı vergi usul kanunun 8.ci maddesi uyarınca siyasi partiler VERGİ SORUMLUSU SIFATI ile çalışan ücretlerinden kesilen vergileri vergi dairesine ödemek zorundadırlar

Keza 213 sayılı kanunun 10. Maddesi hükmünde KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULUKLARINA ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.

Madde hükmü aşağıdaki gibidir.

Kanuni temsilcilerin ödevi:

Madde 10 – Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.

Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye’de bulunmayan mükelleflerin Türkiye’deki temsilcileri hakkında da uygulanır

Yukarıda açıklandığı üzere; partilerin İDARİ MALİ İŞLER başkan yardımcılıkları 2820 sayılı kanunun 71.maddesi gereğince vergi sorumlusu ve kanuni temsilci sıfatlarını taşımaktadırlar.

Bu sorumluluk parti tüzüklerinde yer alan ortak hükümler gereği; genel merkezlere parti genel başkanı il ve ilçelerde teşkilat başkanlıkları ile çift imza olarak yerine getirilmektedir

Öte yandan; vergi ve benzeri kamu alacaklarının kanuni süresinde ödenmemesi halinde cebri tahsilleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılmaktadır.

Anılan kanunun mükerrer 35. Maddesinde KANUNİ TEMSİLCİLERİN sorumlukları düzenlenmiştir.

Madde metni aşağıdaki gibidir.

Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu Mükerrer Madde 35 –Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.

Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.

Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.

VI-SONUÇ

Yukarıda yer alan mevzuat ve açıklamalardan hareketle partilerin VERGİ/SGK vb ödenmeyen kamu borçları öncelikle parti tüzel kişiliğinden 6183 sayılı kanuna göre tahsil edilecektir.

Bunun  mümkün olmaması halinde; 6183 sayılı kanunun mükerrer 35.ci maddesi uyarınca parti tüzüklerinde bu tür ödemeler ile ilgili olarak görevlendirilmiş olan mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcısı kanuni temsilci sıfatıyla bu kamusal borçlardan sorumlu olacaktır.

Keza 2820 sayılı kanunun Mali Sorumluluk başlıklı 71. Maddesi hükmünden hareketle parti tüzüklerinde mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcısının yanında birlikte imza atacak olan kişiler veya genellikle genel başkanlarda ödenmeyen vergilerden dolayı kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olacaklardır.

 

Hakkında admin

Check Also

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK / Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü-02.11.2023

AHİLİK VE KOOPERATİFÇİLİK Abdullah ÇAVUŞ/Anadolu Ahileri Kadın Kooperatifleri Birliği Genel Koordinatörü (02.11.2023) KOOPERATİF; “ortak ekonomik, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×