MAFYANIN İYİSİ OLUR MU? TELEVİZYONLARDA İYİ MAFYA DİZİLERİ ŞİDDETİ İÇSELLEŞTİRMEMİZE NEDEN OLUYOR.
YAZAR: ABDULLAH ÇAVUŞ (22.01.2019)
Televizyonlarımızda son günlerde popüler olan yani reytingi yükse kolan diziler arasında MAFYA DİZİLERİ öne çıkmaktadır. Bunların başında ÇUKUR ve EŞKİYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ isimli televizyon dizileri gelmektedir.
Her iki dizide de Uyuşturucu ticareti yapan kötü mafyaya karşı, silah ticareti yapan mafya mücadelesi anlatılmakta ve silah ticareti yapan Mafya bizlere İYİ MAFYA olarak sunulmaktadır.
Keza bu iyi MAFYA karakterleri dizlerde DERİN DEVLET ile işbirliği yapmakta hatta kötü mafyaya karşı iyi mafyaya derin devlet yol veriyor şeklinde gösterilmektedir. Bu durum devlete olan güven duygusuna da zarar vermektedir.
Ülkemiz ve dünyadaki halk hikâyelerinde mevcut olan ROBİN HOOD ve KÖROĞLU isimli karakterler ile başlayan iyi mafya karakterleri günümüzde bu televizyon dizilerindeki YAMAÇ ve HIZIR REİS karakterlerine dönüşmüştür.
Bu dizilerden önce Kurtlar Vadisi Dizisizindeki iyi MAFYA karakteri ÇAKIR’ın dizideki ölümünden sonra abartıya kaçan bazı fanatik gençler tarafından ülkemizde gıyabi cenaze namazları bile kılınmıştır.
Televizyon dizilerindeki bu İyi mafyanın yarattığı kültür, gençlerimizin yaşamına sızıyor. Hatta belki biraz da abartarak söyleyelim, sızmaktan da öte yaşamlarını büsbütün şekillendirmeye başlıyor.
Bu tür dizilerde “silah kullanımını teşvik eden”, şiddet içeren diziler ve filmler oldukça zengin. Yeni dizilerde de, silahlar oyuncuların ellerinde adeta teşhir ediliyor, oyuncular onları izleyenlere maalesef rol model oluşturmaktadır.
Dizilerde alkol ve sigara mozaiklenirken silahlar herkesin elinde, şiddet yaygın. Bir bölümde onlarca kişinin silahlarla öldürüldüğünü ekranlarımızda görüyoruz.
Televizyonun çocuk ve gençler üzerindeki etkisi, toplumun diğer kesimlerine oranla daha fazladır. Bu etki televizyonların sadece bilgi aktarmaları yoluyla olmayıp, daha ziyade belli davranış modelleri sunmaları şeklinde gerçekleşmektedir. Bu dizilerdeki tipler özellikle çocuklar ve gençler için büyük bir taklit kaynağı olan modelleri olmaktadır.
Bu dizilerde şiddet ve güç, yüceltilen değerler olarak sunulmaktadır. Dizilerde şiddetin yüceltilmesi durumu, işkencenin olumlanması noktasına kadar varmaktadır.
Bu dizlerde öyle bir kötü karakter tablosu çizilir ki, ona karşı uygulanacak her türlü şiddet haklı ve doğrudur. Böylece işkence de normalleştirilmektedir.
RTÜK 2018 Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması ile Nisan 2018 deki RTÜK’e yapılan vatandaş şikayetlerine ilişkin özet bilgiler aşağıdaki gibidir.
1-Televizyon yayın içerikleri düşünüldüğünde özellikle gençler ve çocuklar, diğer televizyon izleyicilerine göre daha fazla tehlike altında bulunmaktadır. Amerikan Pediatri Akademisi Kurulu’na göre, 2-18 yaş arasındaki Amerikalı çocuklar günde ortalama 6 saat 32 dakikalarını medya (televizyon, radyo, sinema, internet, video oyunlar vb.) karşısında geçirmektedir. Bu geçirdikleri süre uyku hariç diğer tüm aktivitelerden daha fazladır. Bu süre zarfında da çocuk ve gençler şiddet eylemlerine çok fazla şahit olmaktadır.
2-Bir insanın, ergenlik dönemine gelinceye kadar, sadece televizyonda ortalama 200.000 şiddet sahnesi izlemekte ve uzun süre televizyon izleyen çocukların ve gençlerin yoğun şiddet eylemlerine şahit olduğu görülmektedir.
3- RTÜK araştırmasına göre televizyon izleyicilerinin dizilerden şikayet konuları aşağıdaki gibidir.
a-Çocuk ve gençlere olumsuz örnek oluşturma
b-Şiddet
c-Genel ahlak ve aile yapısına aykırılık
d-Argo/Küfür
e-Kadınlara yönelik istismar
4- Mayıs 2018 döneminde RTÜK’e yapılan vatandaş şikayetlerinden;
a- 452 adeti genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı yayınlara ait
b- 355 adeti ise şiddeti özendirici veya kanıksatıcı yayınlara aittir.
Şiddetin her türünün sıkça gösterildiği dizilerde, şiddet izleyiciler tarafından bir süre sonra kanıksanmakta ve hatta meşrulaştırılmaktadır. Bu durum, çocuk ve gençlerin gelişiminde olumsuz bir etki yaratmakla kalmayıp şiddete eğilimi olan birçok insana yol göstermekte ve yaptıkları ya da yapacakları eyleme meşru bir zemin hazırlamaktadır.
Şiddetin toplum içinde, toplum tarafından nasıl sunulduğu, nasıl kabul göründüğü de önemlidir. Bu noktada şiddetin medyada sunuluş biçimi önem kazanmaktadır. Şiddet ve medya ilişkisi literatürde oldukça fazla tartışılan bir konu olmuştur. Şiddetin ana kaynağı medya değildir ancak şiddetin içselleştirilmesi, normalleştirilmesi ve taklit edilmesi büyük ölçüde medya yoluyla gerçekleşmektedir. Bunun en önemli nedeni, medyada yer alan şiddet içeriğinin sunuluş biçiminin yanı sıra bu tür içeriklerin yayınlanma sıklığıdır.
Medyada karşılaştığımız şiddet, vahşet veya bunların sonuçlarını ortaya koyan görüntü ve haberler, insan psikoloji üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta; seyirci olarak bu haberlere maruz kalan insanlar zamanla bu görüntülere aşina olup duyarsızlaşmakta ve neticede empati yeteneğini kaybetmeye başlamaktadır.
Ayrıca şiddet içeren haberlerin ana akım medyada sıradanlaşması, suçun olağan, çekici bir faaliyet olarak algılanması, kimi zaman suçlunun saygınlık kazanması ya da adaleti sağlayan kurumların saygınlığını yitirmesi gibi sonuçları da doğurabilmektedir.
Sonuç olarak İYİ MAFYA karakterlerinin yer aldığı diziler şiddeti içselleştirmemize neden olmaktadır.
Keza DEVLET kavramına olan inancımız ise bazı kötü karakterli devlet memurları karakterini oynayan dizi oyuncuları üzerinden zedelenmektedir.
Abdullah ÇAVUŞ
Toplumsal Uzlaşma ve Uzlaştırmacılar
Derneği (UZLAŞI-DER) Genel Başkanı