Kamunun Kural Koyma Erkine Müdahale Yoluyla Yapılan Yolsuzluklar (LOBİCİLİK !)
Abdullah ÇAVUŞ/E. Vergi Müfettişi
LOBİCİLİK; Belirli bir konuda çıkarlarına uygun sonuçlar oluşması maksadı ile bir araya gelmiş, bu amaçla parlamento, medya, vb araçlar üzerinden beklenen siyasi ve/veya ticari çıkarları yaratma faaliyetleri için oluşturulan çeşitli çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluğa lobi, bu topluluğun yaptığına da lobicilik denir.
Lobicilik, kamu gücünün tüm karar ve müdahalelerini dolaylı ya da dolaysız etkilemeye yönelik faaliyettir.
Baskı gruplarının kendileriyle ilgili hedef gruplarını etkileme çalışmaları iki şekilde gerçekleşmektedir.
Bunlar doğrudan doğruya etkileme faaliyeti ve dolaylı etkileme faaliyeti şeklinde olmaktadır.
Kamunun kural koyma erkine müdahale veya lobicilik dediğimiz faaliyet biraz farklı bir yolsuzluk türüdür.
Şirket ortakları, şirket yöneticileri bu yolsuzluk türünde rakiplerine karşı avantaj sağlamak veya pazar paylarını, satışlarını, gelirlerini arttırmak amacıyla toplumun zararına bile olsa olumsuz bu yola başvurabilmektedirler.
Böylece kamunun kural koyma gücünü elde tutanlara çeşitli yöntemlerle müdahale ederek onları yanlış yönlendirmeye, gerçekleştirdikleri düzenlemelerin şirkete maksimum fayda sağlayacak şekilde olmasına çalışılır. Şirketler, sahip oldukları kaynaklara, duruma ve amaçlara uygun her türlü yöntemi ve tekniği kullanmaktadırlar.
Lobicilik, çıkar ve baskı gruplarının siyasal karar alma sürecinde, iktidar partilerini, muhalefet partilerini, bürokratları etkileyerek, kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirmeleridir. Bu tür faaliyetlerle, kamu sektöründe en uygun kararın alınması engellenmektedir.
Lobicilik faaliyetleri; seçimler aşamasında bir siyasal partiye maddi ya da diğer şekillerde yardımda bulunma, seçimlerden sonra milletvekillerini çeşitli şekillerde etkileyerek, parlamentoda kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini sağlama, biçimlerinde ortaya çıkabilmektedir.
Baskı ve çıkar grupları (holdingler, şirketler, işçi ve işveren sendikaları, ticaret ve sanayi odaları, diğer mesleki birlikler vb.) değişik şekillerde kendi çıkarları doğrultusunda lobicilik yapmaktadırlar.
Ekonomik çıkar peşinde koşan güçlü baskı grupları, devletin ekonomiye müdahalesi sonucu oluşan çeşitli avantajlardan faydalanma amacıyla çeşitli lobiler oluşturup, lobicilik faaliyetleri yaparak siyasal karar alma mekanizmalarını etkilemeye çalışmaktadır.
Bu kapsamda menfaatlerine uyan kararlara destek verip menfaatlerine uygun olmayan kararlara ise karşı gelmektedirler.
Devletin gelir dağılımına müdahale amacıyla izlediği politikaların ve kullandığı araçların ise seçmen ve iş âlemi için rant kollama fırsatına dönüşmesi ihtimal dâhilindedir. Örneğin sektörel teşvik uygulamaları rant kollama yarışına neden olabilir.
İthalat kısıtlaması durumunda, kısıtlamaya konu sektörde üretim yapan yerli üretici ve ithalat lisansı sahipleri lehine gelir transferi yapılmış olmaktadır.
İş çevreleri, kendi faaliyetlerinin önemine istinaden vergi istisna ve muafiyetlerinden yararlanmak isteyecek ve sektöre yabancı girişinin ve yabancı mal satışının yüksek vergi yükü ile caydırılması için çaba sarfetmektedirler.
Bütçe açığının borçlanma ile finansmanı durumunda, borçlanmanın atalet kazanması faiz oranlarını yükseltecektir. Devlet tahvillerine yatırım yapan çevreler de yabancı sermaye girişi, istihdam artışı vb. gerekçeler ileri sürerek vergi yükünün düşük tutulması için lobicilik yapacak, yüksek faiz oranlarından kaynaklı rantlarını kaybetmek istememektedirler.
İş âlemi temsilcileri bu rantı elde etmek için lobicilik faaliyetine girişecektir.
Bu yöntemler doğrudan para vermekten çeşitli pahalı hediyeler almaya kadar değişik bir yelpazede sıralanabilir.
Başlıca Lobicilik Yöntemleri;
1- Yüz yüze Görüşme:
En etkin yöntem olarak politikacılar ile yüz yüze görüşülür ve yaygın ifade tarzı ile kapalı kapılar ardında görüşme yapılır. İlk görüşme yüz yüze olduktan sonra telefon ve e-mail ile de iletişim sürdürülebilir.
2- Komisyonları Etkileme:
Çıkar grubu karar vericiye iletmek istediği mesajı komisyonları etkilemek yoluyla iletir. Meclis çalışmalarında veya siyasi partilerde bazı konular sınırlı sayıda üyesi olan uzman kişilerden oluşan komisyonlara havale edilir.
Bütün meclisi veya parti yöneticilerini etkilemek yerine sınırlı sayıda üyesi olan komisyon hedef alınır.
3- İletişim Araçları İle Yazılı ve Sözlü Etkileme:
Bu yöntem organize olmayan, kendiliğinden bir hareket gibi görünmesine rağmen çoğu zaman kamunun kural koyma erkine müdahale etmek isteyen şirket veya şirketler tarafından organize edilen veya desteklenen hareketlerdir.
Binlerce insanın kendiliğinden, doğal olarak harekete geçmiş gibi gösteri veya eylemlere giriştiği görülür.
4-Halkla İlişkiler Kampanyaları:
Daha çok profesyonel ve masumane olarak toplumun genel kanaatini şirketin düşünceleri doğrultusunda yönlendirmeyi amaçlar.
5- Kamu Erkine Müdahale Etmek İsteyen Şirketler Arasında İşbirliği Ve Koalisyonlar:
Politikacı ve yürütme, yasama erki üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olmak isteyen veya kendi başına istediği sonuca ulaşamayacağını anlayan şirketler işbirliğine veya koalisyona gidebilmektedir.
6- Parasal Destek Sağlama:
Kampanyaların destekleme, siyasi partilere yardım yapma gibi meşru uygulamalar olabileceği gibi rüşvet verme gibi yasal olmayan uygulamalarda görülebilmektedir.
Doğrudan para verilebileceği gibi dolaylı yönlerden de para verilebilir. Kamunun kural koyma erkine müdahale, şirket üst yönetiminin gerçekleştirdiği olumsuz davranışlardan birisidir.